Kadın Erkeğin Penis Kemiğinden Yaratılmış !.
*****************************************
Hiç çekinmeden diyebiliriz ki, “Tarih, egemenlerin emekçilere; erkeklerin ise kadınlara karşı yürüttükleri en sinsi oyunlar ve kanlı savaşlardan ibarettir !...“
Genelde hemen hemen tüm dişiler, özelde ise kadınlar, güzel görünümlü tabiatın ve “beyaz erkeğin“ korkunç adaletsizliğinden kaynaklanan bedensel/fiziksel zayıflığına ve cinsel bakımdan edilgen konumuna karşın, doğuştan özgürlükçü, yaratıcı, yenilikçi, isyancı ve devrimci özelliklerinden ötürü, tarih boyunca erkeklerin en büyük korku ve çekince kaynağı olmuşlar(!); bu nedenle, ekonomik ve politik iktidardan uzak durmaları için, hayatın her alanında (mitolojide, dinde, ekonomide, politikada, sanatta, bilimde-felsefede ve bilhassa cinsellikte) insanlıkdışı kıyım ve katliamlardan tutun, akla hayale gelmeyecek tuzak ve hilelerle, ekonomik, politik, cinsel ve dinsel şiddet ve baskı, zulüm ve sömürü altında inim inim inlemekteler !..
Bu nedenle, “fitneci/bozguncu ve azgın şeytan“ olarak görülüp binlerce yıldan beri, evlerde dört duvar arasına, haremlere, manastırlara ve genelevlere kapatılıp sırtlarından kirli servetler kazanılmış(!); bu nedenle, milyonlarcası köle pazarlarında satılmış(!); bu nedenle, bütün Orta Çağ boyunca bekâret kemeri takılmış ve milyonlarcası “cadı“ diye diri diri yakılmış(!); bu nedenle ve hâlâ başlarına başörtüsü takılarak özgürlükleri, sünnet edilip saakatlanarak kadınlıkları ellerinden alınmaktadır !!!
Yukarıda önemle belirttiğimiz gibi, kadının erkeğe nazaran fiziksel zayıflığı ve cinsel olarak edilgen konumu nedeniyle, erkekler kadınlara hep alçaltıcı, alaycı, hatta düşmanca nazarla bakmış ve bu kendi uydurdukları/yazdıkları mitoloji ve din kitaplarına bile yansıtmışlardır !..
Kadınların bu kabul edilemez konumları, bir ağacın köklerinin toprağın derinliklerinde yatması misali, tarihin derinliklerinde yatmaktadır…
İnsanlık tarihinin temelini mitolojiler ve dinler oluşturduğuna göre, tsunami dalgaları gibi, etkileri günümüze kadar gelen, bu iki temel öge bilinmeden ve incelenmeden, başta “kadın sorunu“ daha doğrusu “erkek sorunu“ çözülemez !..
Daha önce, defalarca yazdığımız gibi, milyonlarca yıl süren “Karanlık dönemi“ saymazsak, insanlığın düşünsel tarihini, dört dönem ve aşamada ele alabiliriz. Bunlar:
1) Mitolojik dönem, 2) Dinler/ peygamberler dönemi, 3) Antik felsefe ve filozoflar dönemi, 4) Bilimler/bilimciler dönemi.
İnsanlığın ilk mitolojisi diyebileceğimiz Mezopotamya Mitolojisinin*, hatta Dünya mitolojisinin ilk ve en güzel yazılı eseri ve destanı olan 5 bin yıllık Gılgamış Destanı’nda namuslu kadınlar, başı açık; namussuz kadınlar ise tapınaklarda “başörtülü fahişeler” olarak gösterilir ve onların başı olan İştar bile, Gılgamış’ı bir türlü elde edemiyen bereket-savaş-aşk ve seks Tanrıçası olarak tasvir edilir...
Dahası, Tanrıların taşkın güç ve enerjiye sahip Uruk Kralı Gılgamış’ı yenmesi için yarattıkları hayvanımsı yaratık Enkidu’yu, akıllı veya çok kurnaz Gılgamış’ın, tapınağın en güçlü ve en seksi kadınını gönderip onu insanlaştırıp helak düşürttükten sonra güreşte yenmesi, kadının erkeği bir taraftan insanlaştırırken bir taraftan da zayıf düşürdüğü biçiminde yorumlanabilir...
Yunan Mitolojisi, tamamen, Dünyanın ve Mezopotamya Mitolojisinin ilk ve en güzel yazılı eseri ve destanı olan Gılgamış Destanı’ndan esinlenmiştir...
Ayrıca, Yunan mitolojisinde iyi yürekli, devrimci dev Titanlar, Olympos Dağında (bazı kaynaklara göre Kaz Dağları’nda) yaşayan ve keyif süren zalim Tanrıları yenemeyince, Titan Prometheus onları yenebilmek için tamamı erkek olan insanları yaratmış; ve onları daha güçlü kılmak için Tanrılardan ateşi (bilgeliği) çalıp insanlara verince, Baş Tanrı Zeus onu bir kayaya çarmıha gerdirip cezalandırmakla kalmayıp, insanları yenmek için “Pandora” adını verdiği kadını yaratıp, ona içi kötülük ve bela dolu kocaman bir kutu hediye ederek açmamasını tembihlemiş; ve güya, merakına yenilen Pandora, kötülük kutusunu açar açmaz tüm kötülükler dünyaya saçılıvermiş !!!
Kadın(lar)ın burada da tüm kötülüklerin sebebi ve kaynağı olarak gösterilmesi, kadınlara karşı o zamanki düşmanca bakış açısına en güzel örnektir !..
Kadınlar, Antik Dönem’de, gerek Doğu’da, gerekse Batı’da - hatta dünyanın en büyük filozofları olarak tanınan Antik Yunan filozofları olan Sokrates, Eflatun ve Aristo gibi filozoflar tarafından bile insan, hatta köle olarak bile kabul edilmeyip sadece cinsel zevk ve doğurma aleti/aracı olarak görülmekteydiler !..
O köleci filozofların çağımızdaki devamı olan faşist filozofların en despotu ve despotların en en gaddar filozofu olan ruh hastası Nietzche’nin ”Kadınlara giderken kamçınızı unutmayın!” demesi de insanlık ve kadın düşmanı filozof bozuntularının ve onların bozuk felsefelerinin birer ibret abidesidirler !!!
Gelelim dinlere !
Semavî Dinler ise, gerek Gılgamış Destanı’ndan gerekse ondan esinlenen Mısır ve Yunan Mitolojisinden esinlenmiş ve Titanların yerine Şeytan’ı koyarak, Nuh Tufanı, Cennet-Cehennem, Adem ile Havva’nın cennetten kovulması gibi en temel kurgusal olayları, nasları, ritüelleri hep onlardan almışlardır !...
Çoğu peygamberin kadınlara bakış açıları da Nietzche’den daha katı ve düşmancadır !..
Binlerce yıldan beri tarihe/insanlığa yön veren dinlerin tamamı “erkek dini” olup, bunlardan kadına karşı en katı ve baskıcı dinler olan Semavi Dinlere göre (Hıristiyanlık diğer ikisine nazaran biraz daha mülâyimdir..), “kadın (Havva/Eva), erkeğin (Adem/Adam)’ın kaburga kemiğinden, hem de en eğri(!) olanından yaratılmıştır”!
Bu demektir ki, kadının fıtratı/zihniyeti/karakteri doğuştan eğridir !..”
Bu da yetmemiş, nasıl ki Yunan Mitolojisinde tüm kötülükler Zeus’un yarattığı ilk kadın olan Pandora’ya yüklenmişse, ondan esinlenen Tevrat’ta da Havva’nın, Tanrı’nın yasak ettiği meyveyi (elmayı) hem kendisi yiyip hem de Adem’e de yedirterek Cennet’ten kovulmaya sebep olduğu ithamı da kadına yapılan en büyük iftira ve hakaretlerden biridir !!!
Ve şimdi sıkı durun !
Cahillikler Kitabı’nın 73 ve 74. sayfalarında Gilbert ve Zevit adlı iki uzman, insanlık tarihini- daha doğrusu Semavî Dinleri- altüst eden şu büyük(!) iddiada bulunmuşlar: “Havva’nın, Adem’in eğri kaburga kemiğinden yaratıldığı iki nedenden ötürü yalandır! Birinci neden; kadınla erkek aynı sayıda kaburga kemiğine sahiptirler... İkinci neden ise; primatlarda, sadece erkeklerde ve örümcek maymunlarında penis kemiği yoktur. Öyleyse kadın, erkeğin penis kemiğinden yaratılmıştır..” !!!
Buyrun (kadının) ikinci cenaze namazına !
Daha doğrusu, din ve dinbaz şarlatanların kadına bakış açısına !!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder