Tiyatro nedir?
Tiyatro çeşitli tiyatro oyunlarının izleyici karşısında sahnelendiği yere verilen isimdir. Tiyatro kelimesi Yunanca ’da “seyirlik yeri” anlamına gelmekte ve dilimize İtalyanca “teatro” sözcüğünden geçmiştir. Tiyatro yaşamın içerisinde yaşanmış ya da imgesel olayların belli alanlarda tiyatro oyuncularının seyirciler karşısında canlandırma yapmasıyla oluşan bir sanattır. Bu sanatın uygulanmasına ve yapıya tiyatro, sergilenme aşamasından önce hazırlanan metinlere ise tiyatro yapıtı(piyes) adı verilir.
Tiyatro nerede ortaya çıkmıştır?
Eski Yunanistan’da doğmuş olup, hayattaki bütün süreç ve izlenimleri masalsı bir tutumla bir mitolojiye bağlayarak hüzün, heyecan, eğlence, tutku konularında bir tanrı kahraman düşünmüşlerdir. Bu düşüncenin asıl sebebi ise, ilkel insanın doğa olaylarını kendi bedensel hareketleriyle simgesel olarak temsil etme çabasından kaynaklanmaktadır.
Dionysos diye adlandırdıkları bu tanrıya doğaya karşı kendilerini korudukları, onları ödüllendirdikleri ve neşe, saadet ortamı yarattığını düşünerek minnettarlıklarını göstermek isterler.
Her yıl düzenlenen bir şenlik düzenlenirdi. Bu şenliklerde keyiflenen insanlar, ayağa kalkarak eğlendirici fıkralar, taklitler yapar, güldürücü hikâyeler anlatırdı. Rastgele, baştan savma yapılan bu eğlendiri etkinlikler zaman sonra yerini bir geleneğe bıraktı. Ve bu gelenek bazıları için artık bir meslek olmuştur. Bireysel olarak yapılan bu meslek zaman sonra iki kişi oynanmaya başlanmıştır.
Tiyatronun gelişme süreci nasıl olmuştur?
Tiyatronun meslek haline dönüşme süresinde henüz tiyatronun bir edebiyatı yoktu. Tiyatrocular doğaçlama sanatını kullanarak oyunlarını oynar, ya da kısa süre içerisinde hazırladıkları oyunları sunarlardı.
Tiyatro, Eski Yunanistan'da uzun süre (agora) adı verilen meydanlarda oynanır, yerden yarım metre yüksekte izleyicilerin etrafına toplanmasıyla sergilenirdi. Oyunlar büyük ilgi görüp tiyatroyla ilgili kitaplar yazılmaya başlayınca Batı ve Güneydoğu Anadolu’da rastlanan, şimdiki açık hava tiyatrolarının temellerini atan amphitheatron adında basamaklı yerler inşa edildi Daha sonraki süreçlerde ise dekor, kostümler, akustik ses düzenleriyle büyük bir meslek haline dönüşmüştür.
Modern tiyatronun tarihi
Günümüz tiyatrosuna doğru modern olanın en önemli isimlerinin en başında Konstantin Stanislavski gelir.19 yüzyılın sonlarına gelindiğinde “sihirli eğer” adlı yeni bir oyunculuk kuramı geliştirerek oyuncuların canlandırdıkları karakterlere bürünmesini ve bu sayede seyirciye verilmesi gereken duyguyu vermeyi amaçlayarak günümüz tiyatrosunun öncülerinden olmuştur.
Türkiye de gelişimi nasıl olmuştur?
Tiyatronun Türk edebiyatında yer bulması Tanzimat dönemiyle başlamıştır. Daha önce batının kültürel özelliklerini kapsadığı için batıda etkili olan bu tür zaman içerisinde sosyal yaşamdaki değişimlerle beraber bizim edebiyatımızda da yer bulmuştur. Tanzimat döneminden önce ise Türklerin Anadolu coğrafyasında uyguladıkları daha çok dramatik olan seyirlik oyunlar sergilenmekteydi. Batı anlayışına göre değerlendirildiğinde ise Anadolu kültüründeki bu oyunun başka bir sanat dalı olduğuna dair görüşler de ön plana çıkmaktadır
Geleneksel Türk Tiyatrosunun içerisinde ise Meddah, kukla, Karagöz, orta oyunu gibi dramatik içerik taşıyan türlerin ustalık dışında ise ve hüner oyunlarını da bulmak mümkündür. Bunların içerisinde ilk sırayı: sihirbaz cambaz, ,denge oyuncuları yer alır.
Türkiye’de tiyatrolar; Devlet ve Şehir Tiyatroları ile Özel Tiyatrolar şeklinde ayrılmaktadır. Ankara’dan İstanbul’a, Erzurum’dan Diyarbakır’a kadar pek çok şehirde yer alan Devlet ve Şehir tiyatroları dönemlik eğitimler vermektedir. Özel tiyatrolardan da Müjdat Gezen Tiyatrosu, Haldun Dormen Tiyatrosu, Gönül Ülkü-Gazanfer Özcan Tiyatrosu, Yunus Emre Kültür Merkezi gibi kurumlarda eğitim gösteriler yer almaktadır.
Tiyatro çeşitleri nelerdir?
Dram
Trajediyle komediyi bir arada harmanlayan türdür. Modern tiyatronun sürekli olarak aristokrat zümrenin şatafatlı yaşayışını ve sadece hayatın eğlenceli tarafının öne çıkartılmasını yeterli bulmayarak hayati birçok tarafıyla temsil etme isteklerinden beslenmiştir.
Trajedi
Kişilere korku, heyecan ve acındırma telkinleriyle ders vermek amacı besleyen en köklü tiyatro çeşididir. Nazım olarak kaleme alınması gereken ve kalıplaşmış kaidelere bağlı kalmasından ötürü diğer tiyatro türlerinden farklılık gösterir. Klasik trajediler çoğu zaman beş perdelik gösteriler olup, üç veya altı perdelerden oluşmaktadır. Trajedilerde kadere, ahlak, töre ve geleneklere ayrıcalıklı bir değer katılır. Trajedinin maksadının “insanı acılarını gün yüzüne çıkararak seyircilerin hayaline korku ve merhamet duygusu katmak” olduğu kabul edilmektedir.
Komedi geçirtmeyi hedef alan tiyatro türüdür. Her insanda bulunana belli başlı kusurları eğlenceli bir şekilde ortaya koyarak bir nevi seyirciyi kendi kendine güldürme görevi taşıyor. Bu uygulamada amaç güldürürken izleyiciye ders vermektir. . Trajedilerin aksine kaba şakalar, kelime oyunları, kötüleyici imalar önemli yer tutar
Opera
Bütün sözler, hareketler ve jestlerin musikiyle bestelenmiş ve orkestra şefinin idaresine verilmiş dram ve trajedilerdir. Trajedilerde bütün kelimeler müzikle söylenmelidir. Hüzün çok ağırdır. Olaylar acıklı ve hislidir. Gösteriş ve sunum ön plandadır dekor ve kıyafetler içinde sunulur.
Operet
Sözlerinin müziksiz bölümleri müziklerden çok olan tiyatro eserlerdir. Halka hitap etmek amacıyla kaleme alınır. Kişilerin, göreneklerini ve yaşantılarını gülünç, eğlendirici yönlerini göstermek amacıyla ders vermeyi ve eğlenceli zaman geçirmeyi amaçlıyor. Bu türde, dans belirleyici rol oynar.
Revü
Operetin daha hafif fakat hiciv, alay, tenkit yönlerinin ağır bastığı tiyatro türüdür.
Skeç
Beş altı dakikalık bir zaman içerisinde oynanan tablolar halinde kısa, musikili oyunlardır. Bir çeşidi de radyo skeçleridir.
Epik Tiyatronun konusu nedir?
- Epik Tiyatro’nun kurucusu Bertolt Brecht’tir.
- Türkiye’de ilk epik tiyatro örneği Haldun Taner’in “Keşanlı Ali Destanı” isimli çalışmasıyla bilinmektedir.
- Kahramanlık konuları içermeyen tiyatro türüdür.
- İzleyiciye toplumsal olaylara karşı eleştirel bir gözle bakmayı, izleyiciyi bu eleştiriye ortak etmeyi amaçlar. Bu tavrıyla toplumsal bir tiyatro anlayışını benimser.
- Klasik tiyatrodaki gibi seyircinin kendisini oyunun içinde hissetmesi amaçlanmaz. İzleyen oyunla ilgili karar vermeye zorlanır.
- Siyasi tavır olarak sosyalizmi benimseyen toplumsal bir tiyatro düşüncesini benimser.
- Olaylar, tane tane verilir; konunun bütünlüğünü bozmadan aralara şarkılar ve türküler ilave edilir, anlatıcılar devreye girer.
- Seyirci tam bir gözlemci olarak kalır. Seyirciyi duygusal davranmaya itmek yerine kendisini ve olayları nasıl değiştirebileceği konusunda düşündürür.
- Sahneyi bir ideolojinin propaganda aracı olarak kullanır; seyircilerin kalbine değil, kafasına seslenir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder