10 Eylül 2015 Perşembe

Masterson Kuramı KARŞI AKTARIM KONTROLÜ HASTANIN YANITI

Masterson Kuramı KARŞI AKTARIM KONTROLÜ HASTANIN YANITI


Yorum yapın
KARŞI AKTARIM KONTROLÜ
HASTANIN YANITI
KLİNİK KAYNAKLAR
Not: Aşağıdaki metin J. F. Masterson’ın Karşıaktarım Kitabından Tercüme edilmiştir.
Tercüme:Psikoterapi Enstitüsü Çalışanları
37) Terapist karşı aktaraımı kontrol eder; hasta kendi zayıf öz-imajı hakkında konuşarak yanıt verir (ss. 72-73); 38) Ego gücünün klinik kanıtları – yansıtmaya gerçeklik limitlerinin konulması (s 74); 39) hasta çalışırken müdahale etmeyin (s 74); 40) Müdahale görüşmein doğal mimarisini ya da yapısını bozar (s 74); 41) Müdahaleyi yalnızca en önemli aşamanın ortasında yapın (s, 74); 42) müdahalenin önceliği (ss, 77-79); 43) Yeterli terapötik test (s, 80)
Terapist B: Son seminerden sonra kendimi sizin yönteminizi öğrenmeyi denemeye adadığımı belirtmek isterim. Öncelikle ne yapabileceğimi görmek ve sonrasında teori uygulamasındaki benim yanlışlarımı belirlemenizi arzu ediyorum. Son seminerden bu yana ana temaları size kısa bir özet olarak sunacağım. Bir ay önce, öncelikli seanslarımda faaliyetlerim benim tarafımdan çokca aktivite ile onu kontrol etme girişimleri merkezinde geçti. Onu uyanmakla yüzleştirdim, masanın üzerindeki ataçı kavramak, yüzleştirme sırasında kızgın olduğunda gülümseme duygusu hakkında konuşmakla; i.e., Neden hedefleri konuşmak zorunda olduğumuzla kısmıyla ilgili olan noktada katılım gösterdi. Annesinin ona nedenine dair hiçbir geri bildirimde bulunmadığı hastalıklı kızgın davranışları ve onu hep ortada bırakması ile ilgili kızgınlığını ifade etti. Bu noktada ‘ onu parçalamak istiyordum’ dedi ve sonra ekledi ‘hayır, demek istediğim (onu parçalamak istiyordum)’ . Ona ilk hissettiklerinde neyin yanlış olduğunu sorduğumda; karşı çıktı, ‘ bu çok kaba olurdu’.
Bunu not aldım, kurduğu fantezi ve gerçekte yapmak istediği fantezi arasında bir fark olmasına rağmen o bu fanteziden sıkıntı duyuyordu.
Dedi ki; annesi ona hep bu tip saçmalıklar telakki etmekte fakat hep bunu inkar etmekteydi; annesi onu o denli baltalamaktaydı ki; onun kendisini kötü hissetmesine neden oluyordu, fakat yine de o bunları çok çabuk unutuyordu. Kızgınlığını kontrol etmekte çok iyi olduğunu ancak bunu yapmak istemediği zamanlarda bile böyle olduğundan rahatsız olduğunun farkına vardı.
Diğer tema, üniversitedeyken ev ödevlerini yapamamakla ilgili utancını ve mahçubiyeti. Yapmak istiyordu fakat yapamıyordu. ‘Terapiden istediği normal bir işlevselliğe kavuşmak, sürekli kötü hissetmek istemiyorum; bu basit şey olmaya devam ederse öyle görünüyor ki ben hep benim dıdşımdaki şeylerdense hep kendi içimdeki şeylerla bağ kuracağım. Kendimi buraya sıkıca vidalıyorum ve dışarıda olanlara asla ulaşamıyorum.
Dr. M: Probleminin bu kısmıyla ilgili mükemmel bir tanımlama – borderline’ın narsisistik psikopatoloji.
Terapist B: Ayrıca bir şeyi söylemek ya da yapmakla ilgili bir dürtüsü olacağını fakat bunun yabancı olduğunu açıkladı. Bu noktada benim aklımın süzgecinden geçti, bu dışarıda olmaya başlayacak şey değildi. ‘Filtreleme (filtering-out) süreci koşullarındaki tuhaf bir zincir reaksiyon ile kendi içerisinde neler olduğunu tanımladı.’ İyi bir sürücü olmasından dolay kendiyle gurur duyduğunu kavramasına rağmen arabaya bindiğinde kendini rahatsız hissediyor. Ofisteki kapalı pencerelerin ve ışıkların gözünü yorduğunu ve onu rahatsız ettiği hakkında konuşuyor. Aynı zamanda bu gibi şeyleri kabul etmesi gerektiğini öğrendiğini belirtiyor.
Genel problemi kendini savunmasıyla ilgili ne söyleyeceğini ve ne zaman söyleyeceğini bilmeyişi, diğer bir konu; ayrıca, özellikle eski işlerinde; insanlara kaba davrandığında, garantilenmiş olumsuz eleştiride, diğer insanların kendi hakkında yorum yaptığında paranoid olduğunda ayrıştırma (differentiating) sorunu yaşıyor. En son beliren şey, onun mesleki danışmanını görüyor olması ki bu özellikle bölünmeden dolayı dikkate değer – sanıyorum bu noktada tedavinin içinde ilerliyor olmakta.
Dr. M: Bize onun arkaplan geçmişiyle ilgili bilgi verir misin, yaşı vs…
Terapist B: 22 yaşında bir hanım ve yaklaşık 10 yıldır depresyonda. Annesi ve annesinin erkek arkadaşıyla birlikte yaşıyor. Önceden eski erkek arkadaşıyla birlikte yaşıyordu ve hala onu görmeye devam ediyor. Eski erkek arkadaşıyla olan ilişkisinin türü belirsiz çünkü onun başka erkek arkadaşları var. Bu seansta depresivdi ve bunu aksiyona dökmeyeceğini söylemesine rağmen intihar eğilimli düşüncelere sahipti. O 13 yaşındayken anne ve babası boşandılar. Hatıraları belirsiz. Bir süreliğine bir kere görmüş olduğu babasıyla özellikle iyi bir ilişkisi yoktu, Tam olarak bu şekilde belirtilmiş olmasa da annesinin kendini ifade etmesine izin vermediğini hissediyor. Annesinin neden olduğu babası hakkındaki diğer hisleri hakkında konuştuk.
İşini devam ettirmede sorun yaşıyor. Depresyon nedeniyle 1-1.5 yıl sonra üniversiteyi bıraktı.
Dr. M: Öyle görünüyor ki depresyon nedeniyle bir yetişkinin yerine getirmesi gereken dönüm noktalarında başarılı olamamış.
Terapist B: Son keresinde, bir seansı kaçırdığını söylemiştim. Geçici bir işten dolayı bunun olduğunu ve beni beni seans gününde aradığını ve seansın ona fatura edilip öded.ğini söyledi. Bir hafta sonra, 24 saat kuralı dahilinde beni aradı (sigorta şirketinin kuralı en azından verilen bu sürede bildirim yapılırsa fatura edilmeyeceğidir) ve bu seansa geemeyeceğini belirtti. Görüşme saat 16:30 için ayarlanmıştı ve şehir dışına çıkabilmesi ve görüşmeye zamanında yetişebilmesi için işinden saat 14:30’da çıkabilmesi yeterli olacaktı.
Bu yeni bir işti ve patronuna saat beş yerine bu saatte çıkıp çıkamayacağını sormakta sıkıntı yaşadı. Telefonda onunla bunu patronuyla tartışabileceğini konuştuk ve dedi ki; ‘belki yapabilirim; bir şekilde korkuyorum; bu yeni bir iş ve bunu yapabilir miyim bilmiyorum.’ Bunun ona bağlı olduğunu söyledim, ‘hadi ne yapabileceğini görelim’. Dedi ki; ‘ Belki yapacağım, seni yarın arayacağım’ Oysa ertesi gün aramadı ve ben bir sonraki sefere gelebilmesini mümkün kılmanın yollarını düşünmeye başladım.
Saat 18:00’de bir hastam vardı ve yer değişteribilirdim; oysa ben bunu hemen ona sunacak olursam bu noktada hala saat 16:00’ işten çıkmak zorunda olduğunu söyleyebilirdi. Saat 17:00’de işinden çıkmasını mümkün kılan diğer bir seçenek saat 19:00’u açığa almaktı ancak bu da işe yaramadı. Bu noktada ne olabileceğini görmek için bekledim çünkü onu arayıp ona saat 18:00’ boşalttığımı ve bunu reddederse saat 19:00’u açık bırakabileceğimi söylemek istemedim. Çok ödüllendirici olabilirdim.
Dr. M: Kesinlikle haklısın. Ayrıca aklıma gelmişken seni aramadığı noktada top onun sahanın içinde nasılsa.
Terapist B: Gerçekten, bunu düşündüğüm için onu aradım ve bu bana kendi içinde ödüllendirici geldi; bunun yanında eğer onu aramasaydım, oma sunacak bir şeyim olmayabilirdi.
Dr. M: Bunu nasıl biliyorsun?
Terapist B: Çünkü tüm hafta boyunca aramadı.
Dr.M: Ben olsaydım onu aramazdım. Beklerdim.
Terapist B: Ancak sonrasında ben bu materyali ona göstermek için kullandım.
Dr. M: Hımm, bir başka hastayı almak zorunda kaldın.
Terapist B: Yapılacak yanlış şeyi teknik olarak gerçekleştirdim. Buna rağmen, ödüllendirici olma kurallarına çok uzak kalmamakta oldukça iyi olduğumu sanıyorum. Çünkü, onun için başka şeylerin olabileceğini söylemek için onu aramak istemedim.
Dr. M: Onunla konuştuğunda neden aramadığını ona sordun mu?
Terapist B: Evet, ve onun söylediği sadece ‘bu benim tipik özelliğim. Buna engel oldum. Ne yapacağımı bilemedim. Patronumla konuşamadım… ‘
Dr. M: Bu onun kendini ortaya koyma problemi. Seni geri arayamadı çünkü patronuyla görüşemedi. Bu telefon görüşmesinde ortaya çıkabilirdi….
Terapist B: Telefon görüşmesi sırasında ortaya çıkmadı fakat çok kısa bir görüşmeydi ve bin derinine inmedik. Bu hakkında çok şey konuşulabilecek gerçeklik kısmıydı.
Yine de onu arayıp saat 18:30’u önerdiğimde ‘bu daha iyi olacak gibi görünüyor, ben sana geri döneceğim’ dedi. Ve gerekli bildirim süresinde geri aradı ve ‘ Bana bu zamanı önerdiğinizi için gerçekten minnettarım ve orda olacağım’ dedi. Ve ordaydı. O zamandan beri ikinci kez onu gördüm. Son seferde sunduğum şeyi takiben son görüşmede neler olduğunu şimdi anlatmak istiyordum.
Ona en geç 24 saat öncesinde bildirimde bulunmazsa iptal olan seansın ona fatura edileceğini açıklığa kavuşturdum ve kolayca benimle aynı fikirde oldu. Ardından gelen şey önemliydi. aldığı testlere bakan mesleki danışmanın üzerinde süregeldiğini düşündüğüm bölünmeyi (splitting) nasıl bastırdığın hakkındaki senin fikirlerini merak ediyorum. Danışmanının her bir rehberliği sırasında ortaya koyduğu yönerge onun sevdiği ödüllendirme şekline işaret ediyor.
Görmeye devam ettiği ve ona karşı çok yardımsever olan bayan mesleki danışmanı hakkında konuşmaya başladı. Danışmanın ona söylediklerinden verdiği bir örnekte, karar verme sorunu olan kişiler ayrıca matematikte de sorun yaşarlar diyordu; bu onun zayıf bir noktasıydı. Bu onda bir zil çaldırdı ve bundan çok etkilendi. Bulmacanın bir parçasını tamamladığını hissetti. Danışmanına dedi ki; ‘Bunu neden bir yıl önce yapmadım?’ ve danışman bunu tipik bir psikiyatr gibi cevaplayarak ‘en azından bunu şimdi yapıyorsun, dedi. Onu bir psikiyatr olarak zikretti.’ Ona danışmanını psikiyatrlarındanbiri olarak görüp görmediğini sordum. ‘Hayır, fakat onunla her ne yapıyorsam kesinlikle yararlı oluyor.’ Dedi ve ekledi; ‘Bazen arkadaşları ona öğüt vermeye ve yardımcı olmaya çalıştıklarında onları da psikiyatr gibi gördüğünü belirtti ve bunu genelledi – belirli bir yöntemde herhangi biri psikiyatr olabilir.
Bu noktada; bu fırsatı kendi kendi rolümü tanımlamak için değerlendirdim ve burada tartıştığımız gibi ona daha az aktif olacağımı söyledim. Yansıtma üzerine çok aktif olduğumu hissettiğimi belirttim. Dedi ki ‘Çok aktif mi?’ Evet, dedim. Bunu ona söylediğimi çünkü onun bilgisi olmaksızın vurguyu değiştirmek istemediğimi söyledim. Anksiyöz bir hal aldı ve neyi değiştireceğimi sordu? Daha az aktif olacağımı tekrar ettim. Derin bir nefes alarak ‘ bana başka bir terapisti görmem gerekeceğini söyleyeceğini sanmıştım’ dedi. Neden böyle düşündüğünü sordum. ‘Bana söylemeden bir şey yapmak istemediğini söyledin’ dedi. Neden aklına başka bir terapist ile değişiklik yapılacağı geldi, diye sordum? ‘ Çünkü çok aktif olduğunu söyledin ve ben de bana daha az aktif olan başka bir terapiste göndereceğini düşündüm’ dedi.
Bir anlık duraklama oldu ve ardından devam etti ‘ Sanıyorum sonuca çok çabuk atladım.
Bu tip zanlarda bulumak benim için çok doğal. Onun üzerinden en az üç kez bakmam gerekiyor ki böyle olduğunu görebileyim. Çok çabuk üzreinden geçiverdim bu tekrar edilen bir nakarat gibi. Evet ben reddedilme varsaymakta çok iyiyim evet ve büyük bir kesinlikle bunu bir reddedilme olarak görebilirdim.’
Kısa süren bir sessizliğin ardından, dinlediği bir radyo programı hakkında konuşmaya başladı. Ona konuyu neden değiştirdiğini soracağımı tahmin ettiğinden, bunun kendisini nasıl gördüğüyle ilintili olduğunu söyledi. Havada kendi hayatı hakkında konuşan bir adamı otobüste gördüğü insanların gözlerinin kırmızıya dönüştüğünü ve dişlerinin uzadığını görmeye alışık olduğuyla ilişkilendirdi. O hiçbir zaman bu derece kötü olmadı fakat otobüsteki herkesin yıldız oldukarını düşünmeye alışıktı. Bu bağlamda bu hikayeyi, otobüsteki herkesi yıldız olmadığını bildiği halde bu şekilde düşündüğü ile ilişkilendirdi. Bu gerçek bir çıkıştı; deli olduğunu düşünüyordu, çünkü adam bu olayın kendini zihinsel bir müesseseye adamasının sonu olduğunu söyledi. ‘Şimdi o kadar kötü değilim, fakat bu fantasi resimi halen kendimde taşıyorum. Bazen kendimden hoşlanmıyorum. Bu kendimde sahip olduğum eğlenceli bir imaj. Gerçek bir resim, benim çirkinliğimin gerçek bir resmi.’
Dr. M: Şimdi bak, neler olduğuna geri dönmektesin.
Terapist B: Bu olağandışı hastamın bu yaklaşımdan yararlanacağını gerçekten hissetmeye başladım- ve tabi diğer bir çok hastanın da. (Gülüşme) Önceleri gerçekten onun oldukça çok hasta olabileceğini hissetmiştim ve şu anda çok daha az hissediyorum.
Gruptan yorum: Onu kendiyle bu denli bütünleşebileceği ve kendine bakabileceğini görmek beni geröekten büyüledi; deli olabileceğini hissediyor fakat deli olmadığını biliyor.
Terapist B: Ortaya neler çıktığının sonuçlarını yeni hissetmeye başlıyorum; bu terapiyi tolore edebiliyor ve o bölünmeye yenilmeyecek. Olabilecek en kötü şey onun kızması ve tedaviyi bırakması olabilirdi ve bu karar vermek zorunda olduğu bir şeydi.
Devamında işyerinde yakın zamanda gerçekleşmiş olan, bir dağıtıcının ona baştan çıkartıcı bir şekilde çekici olduğunu söyleyeceği bir tecrübesini aktaracak. Dedi ki, bu olay onu acayip etti çünkü kendiyle ilgili alışık olduğu imajın küçük boncuk gözleri, yabanil kıvırcık saçları ve oldukça dışa dönük olan dişleri olduğu ve tüm bunların doğru olmasına rağmen kesinlikle kötü olmadığıydı. ‘en azından şimdi bu sahip olduğum küçük yaratığım bir imajı değil, gerçek bir karikatür.
Dr. M: Bak, bu onun öz imajın (self image) uzaklaşım birimi (withdrawing-unit)
Terapist B: Ayrıca bunu adamın ne söylediği şeyde kendini çok rahatsız hissetmesine rağmen bunun üstesinden gelebileceğine kendini inandırmasına taşıdı. Daha önce yaptığı gibi bunun acı veren etkisine dönmedi. Kendini acayip hissederek adam bunları söylediğine göre bunlar doğru olabilir diye hissetmek yerine; orda kendini iyi hissetti ve adama kısa ve net bir tepkiden sonra sakince içeri geçerek içerdeki kadına neler olduğunu anlattı .
Dr. M: Onunla ilgili söylediğin şeylerle ilgili olarak çok önemli bir farklılık var şimdi. Adam onun öz imajının uzaklaşım birimini güçlendirdi ve tüm bunlar bir dalgalanmanın harekete geçmesine neden oldu. Gerçeklik algısına bağlı olarak sonra ne olabilir; olacak şey eğer bu zayıfsa onun bu etki onu ezecektir. Bu annesinin ona tekrar küçümseyici şeyler söylemesi karşısında hasta buna yenik düşer ve geçici olarak terk depresyonuna girer. Eğer gerçeklik algısı yeterince iyi ise şimdi yaptığı gibi bu durumun da üstesinden gelebilir. Gerçeklik sınırları koyuyor. Şimdi burada güvenebileceğin kanıtlar mevcut. Ve bir hastayla çalışmaya başladığında arayacağın hususlar bunlar olacaktır.
Terapist B: Oysa hasta bazı kısa anlarda öz nefret (self-hatred) hissettiğini belirttiği; ‘tüyler ürpertici hisler. Neden bu şekilde hissettiğimi ve her şeyin bana berbat olduğumu söylediği hissine kapıldığımı bilmiyorum.’
Nerdeyse serbest çağrışıma doğru ilerlemek üzere olduğu nokradan sonra kısa bir sessiszlik oldu. Dedi ki, ‘ Benim yargılarıma güven – yapamıyorum. Bu neden böyle? Sanırım zor öğreniyorum.’ Ailesinin ona ‘Bayan B’yi rahatsız etme’ dediğini hatırladı. Hata yapmak iyi değil ve sen tekrar başlamak için toparlanamayabilirsin. Bu hata sondu – bunu düzeltmek için başka bir şansım yoktu: ‘ Hiçbir zaman çok fazla konuşmadım. ‘ Sen bir pisliksin, bir karar veremezsin; yargıların tamamen hatalı.’ Fakat, buna bana aktarılmış olmalıydı. Bunun olduğunu hissettim. Böyle olduğunu biliyorum. Hiçbir örnek aklıma gelmiyor çünkü, onları hatırlamak istediğimi sanmıyorum.’ Bu noktada ben hiçbir şey söylemedim.
Dr. M: Teşekkürler tanrım – bu noktada bir şeyler söylemiş olabileceğini düşünmüştüm…
Terapist B: …. Fakat basitce bir şeyler söyleseydim diye merak ediyorum; neden olmasın?
Dr. M: Neden? Neden?
Terapist B: … bir yüzleştirme olarak?
Dr. M: Dinle, Hasta güzelce harika bir iş yapıyor. Mücadele etmesi için ona bir şans ver. Bırak düşünsün.
Terapist B: ‘Neden olmasın’ diyebilirdim ama demedim.
Dr. M: Peki, bunu aklımda tutacağım. Bir şey söylemek istediğinde söyleme fakat bunu bir yere yaz böylece bu konuyla ilgili burada konuşabiliriz.
Terapist B: bu konuya çalışacağım.
Dr. M: Aklında tutmalısın ki söylediğim şeyler rastgele seçilmiş şeyler veya gökyüzündeki çörekler değil. Müdahale edebilmek için klinik kanıtların olmak zorunda.
Görüşmenin yapısı kendi gidişatını belirleyecek, doğal bir şeklide spontan olarak hastanın kafasından çıkacak; bu onun mimarlığı ve hasta sana tüm bunlar hakkında neler hissettiğini söyleyecek. Ve sen müdahale ettiğinde süreci bozuyorsun, izlemek istediğin mimariyi bozuyorsun. Bu nedenle bozmak için bir sebebin olmalı.
Terpist B: Bu noktada ‘neden olmasın’ diyebileceğimiz tek zaman; hastanın bu çalışmayı yapmadığı zamandır.
Dr. M: hasta işini yapıyorsa müdalale etme. Eğer bir yere takılırsa da müdahale etme fakat bu konu hakkında düşünmeye başla. Bir borderline hasta ile çalışmaya başladığın ilk aşamada, patolojik savunmalarla ilişki kuruyorsun. Sana kuralları vereyim. 1: eğer bir borderline hasta ile çalışmaya başladığında hasta patolojik savunmalar kullanmıyorsa ve sen de müdahale etmek istiyorsan, en iyi müdahale için çok iyi nedenin olması gerek; çünkü bunu zamanın % 99 ‘unda yapabileceğin bir konu yok. Bu noktada çalışmanın esas konusunu patolojik savunmaların bu aşamanın merkezi olduğudur.
Terapist B: Tamam. İşte bu sorma nedenim. Ve o tkrar diyor ki; ‘Hiçbir örnek aklıma gelmiyor çünkü, onları hatırlamak istediğimi sanmıyorum.’ Bu bir savunma değil mi?
Dr. M: Tabi ki bir savunma.
Terapist B: İşte bu nedenle yapamadığı noktada onu ‘neden olmasın’ ile yüzleştirecektim.
Dr. M: Peki, neden bekleyip bunu tekrar üstlenebileceğini bekleyemiyorsun. Kendi başlarına yapamadıklarını görene dek bunu hastalar için asla yapma; aksi halde onları çocuklaştırırsın. Şimdi neler olduğunu görelim. O bunu üstlenebildi mi?
Terapist B: Kendi yargılarına güvenmediği için bunu söyleme yoluna gitti, kendini ifade etme zorluğu çekiyordu ve hızlıca ‘her zaman omadığını’ ekledi ve bu anda onu bu görüşme sırasında dışarıda bekleyen eski erkek arkadaşını aradığını belirtti. Bu onu daha sonradan hatırlamış olduğu o saatte benimle randevusu olduğunu unutmuş olduğunu söylemeye yöneltti. Ona neden unutmuş olduğunu düşündüğünü sordum. Dedi ki; ‘Bu unutulmayacak bir şey mi?. ‘Bunu söylemek istemedim, fakat bunun ışığında buna ek olarak daha öce de beni aramayı unutmuş olman; diğer olasılıkların da incelemeye değer olduğunu düşünmüyor musun? Özellikle de buraya gelmeyi dört gözle beklediğinle ilişkili olduğunu?’ Çok mantıklı bir açıklama getirdi. Yeni terapi saati henüz benim için bir alışkanlık haline gelmedi. Pazartesi günleri bunu yapıyor, maya alışık olduğunu, Salı günü, Çarçamba Şükran gününden önceki gün vs. sonra uzun bir sessizlik oldu; bu seslikler sırasında yüz ifadesi, göz bakışı ve vücut duruşu ile talepkar bir hastaydı.
Dr. M: Bunun hakkında ne yapmak istiyorsun?
Terapist B: Sessiz kalmak.
Dr. M: Bu bir numara. Ve sonrasında bir şey yapacak olsan bu ne olurdu?
Terapist B: Neden sessiz olduğunu sormak.
Dr. M: Peki, onun vücut duruşunun ne söylediği hususunu ortaya koyabilirdin ‘ Sende neler oluyor?’ Burada hiçbir şey söylemeden oturmanın onu rahatsız edip etmediğini sorabilirdin.
Terapist B: Karşısında 5-10 dakika oturduğum diğer hastalarıma karşı koyarken bu sıra dışı hasta beni biraz rahatsız hissettiriyor.
Dr. M: Tamam, zihinsel mesajı okumana rağmen duygusal mesajı okuyamadığın kesin duygusuyla. Rahatsız olmamalısın. Bu hasta sana buranın nasıl belleneceğini gösterdi; bana öyle görünüyor ki onun kapasitesi bu çalışmayı yapmak için yeterli.
Terapist B: Burada yapmaya çalıştığım gerçekten takip etme girişimimden rahatsızım.
Bu ayrıca çalışmam gereken bir konu.
Gruptan yorum: Eğer onu doğru okuabiliyor olsaydı o zaman belki rahat olabilirdi. Hasta onun üstünde talep oluşturuyor.
Terapist B: Fakat kendimi rahatsız etmememiliyim. Benim rahatsızlığımın kendi problemim olduğunun farkındayım. Bu üstünde çalışmam gereken bir şey fakat bunu görmezden gelemem.
Dr. M: Evet, bu bir eğilim; hasta ne zaman talepkar ve kızgın olması bu rahatsızlığın geldiği nokta. Fakat eğer bu tip hastalarla çalışacaksan, bundan rahatsız olmadan bir üstesinden gelme yöntemi oluşturmalısın, çünkü, onların hepsi bir kere veya başka herhangi bir zamanda talepkar olacaklardır.
Terapist B: İki dakikalık sesizlikten sonra bir şey söylememkte kararlıydım. Rahatsız edici bir gülmeyle dedi ki; ‘Burada sessizce oturmamız için bir neden var mı?’ Ben de ona ‘benim konuşmamı mı istiyorsun?’ diye sordum.
Dr. M: Orada neden sessizce oturduğunuzu sana söyleyeceğim. Onu rahatsız ettin. Orada oturmuş kendi yargılarının güvenilir olmayışı, hakkındaki şüpheleri, kendini ifade etmedeki sıkıntısı, kendi hakkındaki yetersizlik hisleri ve kendi zayıf öz imajı üstünde çalışıyordu ve sen ona neden görüşmeyi unuttuğunu sordun.
Terapist B: Bu aktarımı yalnız eylemlemeden ayrılacaktı.
Dr. M: bu noktada evet. O çalışyordu…
Terapist B: Burada bunu şeklillendirmeye çalışıyorum. Kitaplarında aktarım eylemlemesinin yüzleştirilmesi hakkında konuşuyorsun . Bunu hissettim, Bu konuyu ortaya getirdiğinde neredeyse görüşmeinin bu olguyla olan ilişkisini unuttu ve benim telefon konuşmama geri dönmedi. Bu aktarımı eyleme dökmek için altın bir fırsattı. Onu yalnız bıraktığımı hissettim, yüzleşmeden yoksun olunmasını sorgulayabilirdiniz.
Dr. M: Onu yalnız bırakma nedenim bu noktada görüşem sırasında aktif olmamasıdır. Aktif olduğu noktada onu yüzleştirmeye getireceksin.
Terapist B: Evet, o unuttuğunu söylüyor.
Dr. M: Evet,fakat bu bağlamda gerçekten çalıştığını söyledi. Görüyorsun ki hastalar genellikle aynı zamanda çalışırken aktarımı eyleme dökemezler. Bunlar zıtlıklardır. Bu noktada eğer hasta çalışıyorsa ben diğerini daha geride oynarım.
‘evet, seni aramayı unuttum’ ve sonra tartışacak hiçbir düşünemedi, aktarım eylemlemesini görüyorsun.
Terapist B: Yani, erkek arkadaşıyla buluşma ayarladığında görüşmeyi unutmuş olduğu olgusunu yalnız bırakacaktın. Neden? Çünkü görüşmeye geldi?
Dr. M: Evet. Onu yalnız bırakacaktım. Fakat unutmayacaktım., Öyle sandığı halde beni aramadığı olgusu nedeniyle bunu kaydederdim. Burada iki ‘unutma’ sözkonusu, dört beş unutmaya kadar beklerdim ve altıncı unutmaya geldiğinde bunu işe girişirdim ve eğer savunmayla karşılaşırsam diğer beş unutmaya kadar makarayı geri sarardım.
Bu eğilime senin genel bakış açın için bir argümanın var. Senin her zaman ilk başta patolojik savunma mekanizamalarına yöneleceğin ile sana senin argümanını vermeyi bitirdim. Fakat, Banay B ile şaşırtıcı olmasıyla ne olmuştı. Örneğin, eğer sen son seminerde bu olmuş olabilrdi deseydin ben de sana konumuzun dışında olduğu söylerdim. Bugün beklediğim; her şeyi mükemmel yapmış olsaydın ki bu dört beş görüşme öncesinde tedaviyi rayına oturtmuş olurduk. İlk on görüşmede tam ortalarda bunu hak ediyordu. Bunun nedeni patolojik savunmalar arıyor olduğun için bunu kaçırmış olman.
Terapist B: evet. Benim görüşüm unuttuğunu söylediğinde bir tane duydum fakat, senin ne söylediğini duyuyorum.
Dr. M: İyi, bunu şu an duyuyorsun fakat bu kesinlikle bu anda çalışmaya etki edemiyor.
Terapist B: …. Ancak, o bunu yalnız bırakmak istedi.
Dr. M: Evet, bunu kaydettim. Bunu daha sonraki bir tarihte kullanacaksın. Bunu kısaca detaylandırayım; terapi süresince varolmayan fakat şu anda ve şimdi burada olan – terapist ve hasta arasında şu anda neler oluyor, hastayla her ne yaparsan, bu noktada hastanın içinde olduğu etkili bir durum ile ilişkili olarak arabulucu bir etkisi olmalı. Bu yüzden şunu hep hatırlamalısın. Müdahaleye zorlanırsan, kendine bunun hastanın hastanın içinde bulunduğu etkili bir durum için ne yapabilirsin.
Terapist B: Unutmanın bu kaçınmanın etkili bir durumu olduğunu düşünüyorum. Görüşmede böyle sessiz oturmamız için bir sebep var mı diye sordu. Benim söylediğim şeye karşı çıkmak için ne yapabilirdin? Benim konuşmamı istiyor musun? Öyle görünüyor ki çalışıyor fakat, sen ne söyleyebilirdin? ‘Neden benim konuşmamı istiyorsun’ gibi başka bir şey söyleyebilir miydin?
Dr. M: Ben olsam ‘ Niye bekliyorsun?’ diye sorardım. Sorumluluk onun, senin değil.
Terapist B: bu aynı şey değil mi peki?
Dr. M: Bence bir fark var. Ona konuşmak isteyip istemediğini sorduğunda, kendini bu konuşma içerisinde ait olmadığın bir yere zerkettin.
Terapist B: Şaşkın olmama rağmen ona benim konuşmamı isteyip istemediğini sordum.
Dr. M: Bu çok çötü olmamakla beraber, ona ‘ Niye bekliyorsun?’ diye sormanı tercih ederdim.
Terapist B: Her ne söylersem doğruca ona geri döneceğini düşündüm.
Dr. M: Öyledir ancakseni gerekli olmayan bir yolla ortaya koyuyor.
Terapist B: Peki sen ne söylerdin?
Dr. M: ‘ Neden bekliyorsun’ Sanıyorum o senin sorunu bir yönerge olarak aldığı için ve yeni yönergeler almak için bekliyordu. Bahse girerim bunu üstlenecektir. Devam et ve birlikte görelim.
Terapist B: Çok sakin bir şekilde ‘ Hayır, mecbur değilsin’ dedi. Sonra kısa bir sessizlik oldu, sonra geri döndü fakat konuya dönmeden annesine değindi. ‘ Annemin yaptığım her şeye bir yorumu vardı’ dedi. (Grupta gülüşmeler oldu çünkü sanki Dr. M terapistle çalışıyordu. )
Dr. M: Fakat o konuya dönüyor. Onun öz-sunumu ile ilgili sıkıntısıyla ilişkilendirdiği annesiyle olan ilişkisi ana konudur.
Gruptan yorum: Fakat terapisti ona yanlışına dikkat etmesini söyledi, randevusunu unutması ve bu aslında annesinin de yaptığı şeydi.
Terapist B: Bu doğru. Bu çok güzel bir nokta. İlave olarak Bayan B ‘ Kendi yargılarımın neden hiç olmadıpını nasıl bildiğimdir’. Farklı bir ifadeyle daha önce hatırlayamadığı şeyleri hatırlıyordu. ‘ Neden bu şekilde hissettiğimi hatırlamıyorum’ dedi ve şimdi aniden bu ona ulaşmıştı. ‘Annem yaptığım her şeyi bilmek isterdi ve bunları ona söylemek neredeyse bir takıntı olmuştu. Bu şeyleri öğrenirsin. Kimlerle telefonda konuştuğumu veya her dakika ne plan yaptığımı ona söyleten güdülerimle sürekli mücadele ederdim.’
Sonra bir duraklam oldu ve devam etti, ‘ Ondan uzak kalabildiğim için çalışmak benim için çok iyi. Onu arayıp sadece özel bir geceden dolayı eve gelmeyeceğimi söylüyorum ve bununla ilgili nazik olabiliyor. Geçmişte çok mutsuz olduğunu belirtirdi ve sanıyorum bağımsız olduğumda onu kızdırırdım – ona bağımlı olmak istediğimde de çok kötü olduğunu hariç tutmak isterim.
Sonra kolejdeyken hasta olması nedeniyle eve gelmek isteyişi ile ilgili bir örnek verdi. Annesi hayır dedi. Belki de annesinin erkek arkadaşının evde olduğunu ve bunu bilmesini istememiş olduğundan kaynaklanmış olabileceğini söyledi. Annesinin onu mahçup olabileceği şeylerden korumaya çalışıyor olabileceğini düşündü. Sonra kritik edeceğini bildiği halde annesine her şeyi söyleme güdüleriyle nasıl mücadele ettiği konusunu tartışmaya geri döndü.
Bu noktada, senin hakkında fikirlerini belirtmeni istediğim bir şey söyledim ona.
Yazdığın bir şeyde, ayrılma – bireyleşmeye (seperation – individuation) doğru bir ilerlemeyi desteklemek için ifade etmiştin. Aklımda bu olduğu için ona ‘ Sana öz-yıkıcı olabileceğini düşündüğün şeylerle bir şey yapmak için dürtülerinle çatıştın. Bu noktada ayrılma-bieyleşmeyi destekleyici olmuştum.
Dr. M: Bu fena değil, fakat gereksiz. Eğer kız çalışıyorsa bırak çalışsın.
Terapist B: Yazdığın şeyde çok spesifik olarak bunu desteklemeyi söylüyordun. Bu noktada bunu nasıl destekleyeceksin?
Dr. M: bunu desteklemem. Zamanlamaya bağlı olması çok öenmlidir. Örnek olarak, Bayan B beni aramadıktan sonra beni görmeye geldiğinde, ona neden aramadığını sorardım. Patraonuyla konuşamadığı gibi çeşitli bahaneler ortaya koyabilirdi, bu nedenle arayamadı. Ona derdim ki seni doğru anlamışmıyım acaba; bu senin bahsettiğin onun kendini ortaya koyma (self asserting) problemi olabilir mi? Kendini ortaya koyup patronunla konuşamadığın için beni arayarak bunun etrafında dönemeyeceğini ve kendini ortaya koymak için kendi lehine kullanamayacağını hissettin. Her ikisinden de kaçındın.
Terapist B: Onu başlatabilirdiniz.
Dr. M: Evet, eğer bunun hakkında konuşmasaydı fakat bu yolla. Planı aldın fakat önceliklerle ilgili ciddi srounların var. Anlaşılabilir, ve özellikle bu hastanın arkasındasın ve haklı göstermek için arkasındasın. Hastan senden önde çünkü çalışıyor ve şimdi sen bütün işi yapmalısın. Bu görüşmenin şimdiye kadarki içeriğinden, benim çıkarımım; zaten hasta çalışıyor olduğu için bir sonrakinde bir şey söylemek gereksiz. Bunu görmen için bir sebep yok, çünkü sen nasıl ittifak sağlayacağın üzerine sınırlanmışsın. Ayrıca, bundan çok uzak olduğunu konuşmuştuk. Onun buna uzak olduğuna inanıyorum. Ne demek istediğimi anlıyor musun?
Terapist B: Burada nispeten aktif olmadığımı sanıyorum.
Dr. M: evet, çok daha iyi yapıyorsun ve bu çok dramatik bir yanıt. Sende bir şeyler değişmiş olmalı….
Terapist B: Bunu yapmayı denemeye çalışacağımı kendime kesin olarak söyledim.
Dr. M: Daha fazla bir şeyler olmalı. İnsanlar bunu kolayca yapamazlar.
Terapist B: Bende olan şey; sanıyorum bu planla savaşmayı bıraktım
Dr. M: dramatik bir yanıt bunu gerçekten inanılmaz bir şekilde alıyorsun.
Terapist B: Bununla ilgili heyecan duyuyorum.
Dr. M: Olmalısın. Aklıma gelmişken bir uyarı; sen tek bir soru sormazken o tüm problemin senin önüne serdi – bu küçük belleksek aktivasyonla ulaştığı onun zayıf öz-imajı (self-image), kendini ifade etme zorluğu, çeşitli alanlarda bundan kaçınması, depresyonu kaçınmayla ilintili ve bunun esas kaynağı annesiyle eşzamanlı ilişkisi.
Bir seansta ve hiçbir soru olmaksızın o her şeyi yaptı fakat kitabı yazdı. Sanırım bu sıra dışı. Bu pasif agresif hastalarda sıklıkla olan bir şey değildir.
Daha önce başka yerde tedavi görmüş hastaları gördüğünde daha önceki tedavilerinin nasıl bir yeterlilikte olduğundan emin olamazsın. Sen yapmaz zorunda olduğunu yapana dek hasta yeterli terapötik testi alamazlar. Sadece sonrasında hastaların neler yapabileceğini görebiliyor musun?
Bu hastayı 18 aydan beri görüyorsun, daha önce hiç bu tarz bir şey oldu mu?
Terapist B: Hayır.
Gruptan yorum: ( geçmişte hastayı kim tanıyordu) Bir mukayese yok; inanılmaz bir şey, o ancak konuştu.
Terapist B: Ne zemen sizin teori koşullarınız kapsamında olduğumu söyleyeyim. İşin özünü kavramam sizin en son genişletmiş olduğunuz en son kitabınızla oldu: Anne hastanın bağlarından ve gerilemesinden kurtulması ve bireyleşme çabalarını geri çekmekteydi, öz-yıkıcı (self-destructive) davranışlar ve olumlu malzeme sağlama amacı hastanın ayrılma- bireyleşmeye doğru hareket etmesini sağlıyor. Peki bunu aktif olarak yapamaz mısını?
Dr. M: bu konuda çok dikkatli olmanız gerekir. Bunu kitaba koyarken biraz endişeliydim. Hatırlamalısın ki kitapta ayrıca söylediğim şey; tehdit edici, ikna edici, suçlayıcı veya başka hiçbir yöntemle hastanın bireyleşmesine yönelik bir güç kullanamazsın. Eğer bunu yapacaklarsa kendi kendilerine yapacaklar. Senin yapabileceğin uygun koşulları oluşturmak. Terk depresyonuna ulaşana dek işin dolaylı bir destek sağlamaktır. Sonrasında iletişimsel uyum sürecinde biraz daha fazla doğrudan olabirsin.
Gruptan yorum: Sanıyorum zamanlama çok önemli ve bunu kitapta belirtmediniz.
Dr. M: Zamanlama orada, fakat bunun nasıl yapılacağını öğrenmek için kitaptan fazlasına ihtiyacınız var. Kitap bir başlangıçtır. Tek başına kitaptan tenis oynamayı öğrenebilen birini hiç gördünüz mü?
Terapist B: Ona bunun öz yıkıcı (self-destructive) olduğunu söylediğimde cevabı ‘bu gerçekten öz-yıkıcı (self destructive)’ oldu. Çok heyecanlandı ve ekledi; ‘Evet, evet, evet, evet bu çok yeni, tekrar dürtülerimle mücadele etmeye dönebileceğim.
Dr. M: Hatırlamalısın ki, böyle oldukça erken hızlandırısan veya yanlış bir yolla, bu tarz bir tepki alırsın ve bunun bedelini sonra ödeyeceksin.
Terapist B: Onu akşam bir şova gitmek ve geceyi birlikte geçirmek için davet eden arkadaşı hakkında konuşmaya başladı. Bu daveti kabul etmek istemesine rağmen annesinden gelebilecek mukavemetle karşılaşmaktan korkuyordu. Dedi ki; anneme karşı hep iyi bir kız oldum, küçük iyi bir kız. Bu patronumun haklı olarak söylediği şeydi.’
Bunu söylemekten heyecan duydu ve şu duygularını açıkladı: ‘ Bunu kelimelere döktüğün için teşekkür ederim.’ Bunu kelimelere döktüğüm için minnettardı. Annesine planlarını söyleyeceğini belirtti ve annesi ona sıkıntı yaratmadı. çocuklaştırmanın bir parçası olarak; annesi, Bayan B’nin onu arayacağını çünkü bunun tehlikeli bir komşuluk olduğunu söyledi.
Bu konuşma babasına karşı olan hislerini tetikledi. Çocukken ailesiyle yemek masasında oturduğunu ve babasının gergin olduğunu hatırladığını söyledi. Bu noktada ayağa kalktı. Biliyorum ki ‘Neden ayağa kalktın? diyeceksin, dedi. Ben de ‘Neden?’ dedim. Cevabı; ‘Öyle görünüyorki ne zaman bir şeyin içine girsem.’ Dedim ki; ‘Fakat, bunu yaparak….’ Oturup babası hakkında konuşmaya devam ederek beni durdurdu.
Dr. M: Bu senin söyleminin dışında olan bir şey. Şimdi geri dönelim ve senin baban hakkında konuşalım. Süper!
Terapist B: Babasını tane tane konuşan ve hasta biri olarak anlatmaya devam etti. Hep kısık sesle konuştuğunu söyledi. Bir başka tehditkar olayı anlatmaya geçti ‘ seni aptal, bunu durdurmazsan sana bir tokat atacağım’ Bunun anlamı nedir diye babasına sordu be babası ona; ‘ Kafanı öyle tokatlayacağım ki bir daha düşünemeyeceksin.’ Sonra gülümsedi, kahkaha attı ve dedi ki ‘ Neden sırıttığımı bilmiyorum. Sanıyorum gerildim.’ ‘Bunu anıyı hatırlatmak seni güldürüyor mu?’ diye sordum. ‘Hayır, fakat bunu yaptığımın farkına varıyorum çünkü bunu daha önce benim için vurgulamıştın.’ dedi. Sonra bir sessizlik oldu ve dedi ki, ‘ Gülmezsan ağlarsın. İnsan etrafta sürekli ağlayamaz. Eğer hayatımda olan her üzücü olayda ağlarsam; ağlayan bebek olarak tanımlanırdım. Bu toplumda bir zayıflık şekli. Bir yetişkin olmalısın. Üzücü bir şeyler olmuş olsa dahi kalabalıkta burnunu çekp ağlamazsın.’ Bazen ağlamakla her zaman ağlamak arasında fark olduğunu belirttim. Süremiz dolmuştu ve dedi ki; ‘zil beni korudu.’
Dr. M: bu son beyanı yapacağını düşünmüyordum. Burada yaptığın, tek seansta terk depresyonunu açmaktı. Bu inanılmaz.
Şimdi, gelecek seansta neler olacak?
Terapist B: Bir miktar savunmanın olduğu bir görüşme oldu. Gelecek seminerde hazırlayıp açıklayacağım ilginç bir materyalle sonuçlandı.
Dr. M: Ne zaman böyle bir seans gerçekleştirsen bir sonraki görüşmede mutlaka bir savunma aramalısın ve bu sana nereye müdahale edeceğini söyler. Eğer kaçınırsa ya da aşka bir şey hakkında konuşursa veya alt üst olduğunu ve bu noktaya girmek istemedini söylerse – bunun gibi herhangi bir şeyler… Bu noktada sen hazırsın ve nereye müdahale edeceğini bilirsin. Bu noktada ona konuşmak zorunda değilsin. Her şeyi kendisi yapabilir ve yapacaktır da.
Bu gerçekten müthiş. Bu görüşmeyi bitirdiğinde gerçekten iyi hissetmiş olmalısın.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder