Sigmund Freud ve
Psikoseksüel Gelişim
|
Sigmund
Freud, 6 Mayıs 1856’da şimdi Çek Cumhuriyetinde bulunan Moravia adlı küçük
bir kasabada doğmuştur. Freud 4 yaşındayken, Yahudi yün tüccarı olan babası
ile ailesi Viyena’ya göç etmiştir. Freud’un yaşamanın büyük kısmı burada
geçmiştir. Tıp Fakültesini bitirdikten sonra nöroloji ihtisası yapmış ve
Paris’te bir yıl Jean-Martin Charcot ile çalışmıştır. Fransa’dayken hipnozu
öğreten Ambroise-August Liebault ve Hippolyte-Marie Bernheim’dan da
etkilenmiştir. Fransa’daki eğitiminden sonra Viyena’ya dönmüş ve histerik
hastalar ile klinik çalışmasına başlamıştır. 1887 ile 1897 yılları arasında,
bu hastalar ile çalışması, psikoanalizi geliştirmesini sağlamıştır. Sigmund
Freud 23 Eylül 1939 da öldü.
İçgüdü Kuramında
Nesne İlişkileri:
Freud,
erişkinlikte bir sevgi nesnesinin seçimini sevgi ilişkisinin kendisine ve
çocuğun yaşamının ilk yıllarındaki diğer bütün nesne ilişkilerinin doğasına
ve kalitesine bağlar. Psikoseksüel gelişimin libidinal dönemlerini tanımlarken
Freud çocuğun ebeveynleri ve çevresindeki diğer önemli insanlarla olan
ilişkisinin önemine değinir.
Bebeklerde
dış dünyadaki nesnelerin farkında olunması yavaş gelişir. Doğumdan hemen
sonra bebekler açlık, soğukluk ve ağrı gibi gerginliği artıran fiziksel
hislerin hemen farkında olurlar ve bebeklere bakan anneler bu gerginlikleri
ve acı verici uyaranları ortadan kaldırırlar. Fakat yeni bebek araştırmaları,
bebeklerin diğer kişilerin farkında olmalarının, Freud’un orijinal
düşüncesinin aksine, daha erken olduğunu düşündürmektedir.
Aşağıda
psikoseksüel gelişim dönemleri ve her dönemin nesne ilişkileri
açıklanmaktadır. Bu açıklamada psikoseksüel gelişim genç erişkinliğe kadar
devam etmekte olmakla birlikte şimdi
gelişimin erişkin yaşamda da sürdüğü bilinmektedir.
ORAL DÖNEM
(AĞIZ
DÖNEMİ)
Tanım:Bebeğin gereksinimlerinin, algılarının ve
anlatım şeklinin birincil olarak ağız, dudaklar, dil ve ağız bölgesiyle
ilgili diğer organlarla olduğu ve yoğunlaşmanın bu bölgede artış gösterdiği
en erken gelişim dönemidir.
Açıklama: Ağız bölgesi ruhsal düzendeki egemen rolünü,
ortalama olarak yaşamın ilk 18 ayında üstlenir. Susuzluk, açlık, mama veya
benzerleri ile haz verici dokunma uyaranları, yutma ile ilgili hisler ve
doyurulma ağız bölgesi hisleridir. Ağız dürtülerinin iki ayrı alt özelliği
vardır: Libidinal ve agresif. Oral gerginlik durumları, tıpkı bebeğin
emzirilmesinde olduğu gibi oral doyurulmayı gerektirir. Oral triad, yemek
isteme, uyumak isteme ve uykudan önce emmenin sonlanması ile ortaya çıkan gevşeme
ile karakterizedir. Libidinal gereksinimlerin (oral erotizm) oral
dönemin erken kısmında (başlangıcında)
egemen olmasına karşın daha sonraları agresif (saldırgan) özellikle karışık
olduğu (oral sadizm) düşünülür.
Oral agresyon
kendisini ısırma, çiğneme, tükürme ve ağlama ile gösterir. Oral
agresyon dövme, yok etme ve yıkma ile ilgili ilkel istek ve fantazilerle
bağlantılıdır.
Amaçları: Ebeveyne veya bakıcıya güven dolu bağlılığın
kurulması, oral isteklerin aşırı derecede çatışma olmadan veya oral sadislik
isteklerle zıt düşmeden rahat anlatımının ve doyumunun sağlanması.
Patolojik özellikler: İleri derecede oral doyum veya
yoksunluk patolojik özellikleri işaret eden libidinal saplantılarla
sonuçlanabilir. Bu özellikler arasında ileri derecede iyimserlik, narsisizm,
kötümserlik (depresif dorumlarda sık görülür) ve devamlı isteme vardır. Oral
karakterler genellikle ileri derecede bağımlı ve diğer insanlardan istekte
veya böyle bir arayış içinde bulunanlardır. Bu özellikte kişiler doyurulmak
isterler fakat başkalarını doyurmazlar. Oral karakterler kendilik saygılarını
sağlamak için nesnelere ileri derece bağlanır. Oral özellikler arasında
kıskançlık ve çekememezlik de bulunur.
Karakter özellikleri: Oral dönemin başarılı bir şekilde
çözülmesi, ileri derecede bağımlı ve kıskanç olmadan, diğer insanlara güven
duygusu duyarak ve aynı zamanda kendilik güveni ve kendilik önemi duygusunun
gelişmesi ile oluşan verme ve alma yeteneklerinin yapılaştığı bir karakter
yapısına bağlıdır.
ANAL DÖNEM
Tanım: Büzücü kasların (sfinkterlerin), özellikle
anal büzücü kasların, nöromüsküler kontrolü kazanması ile belirli olan
psikoseksüel gelişim dönemidir. Böylelikle, dışkının tutulmasında veya dışarı
atılmasında istemli kontrol sağlanır.
Açıklama: Kabaca 1 yaşından 3 yaşına kadar olan bu
dönem libidinal ve sadistik dürtülerin bir karışımından oluşan saldırgan
güdülerin yoğunlaşmış olması ile tanınır. İstemli sfinkter kontrolün
kazanılması pasif durumdan aktif duruma hızla değişime işaret eder. Anal
kontroldeki çatışmalar ve tuvalet eğitimindeki dışkıyı tutma ve boşaltma
konusunda ebeveyn ile mücadele birliğinde ayrılma, bireyselleşme ve bağımsız
olma çabalarını da getirir.
Anal erotizm, dışkının tutulması ve bunun ebeveyne bir armağan
olarak saklanması bağlamında anal işlevden duyuran hazdır. Anal sadizm,
dışkılamanın güçlü ve yıkıcı bir silah olarak kullanılması ile ortaya konan
saldırgan isteklerin ifadesidir. Bu istekler çocukların fantazilerinde
bombalama ve patlamalar şeklinde görülür.
Amaçları: Anal dönem, bağımlıktan ayrılma ve
bağımsızlığı kazanma ile ebeveyn kontrolüne karşı yapılan bir mücadele
dönemidir. Aşırı kontrolün (dışkı tutumu) veya kontrolsüzlüğün (dışkı atımı)
olmadığı bir durumda büzücü (sfinkter) kas kontrolünün sağlanmasının amaçları
ileri derece utanma veya kontrolü kaybedeceği hakkında kendilik kuşkusu
olmadan çocuğun özerkliğini kazanmasıdır.
Patolojik özellikler: Uyumsuz karakter özellikleri, anal
erotizm ve buna karşı olan savunma düzeneklerinden kaynağını alan belirgin
zıtlıklar içerir. Düzenli olma, inatçılık, bildiğini okuma, tutumluluk ve
cimrilik anal işlevlere bir saplantıdan ileri gelen anal karakter
özellikleridir. Anal özelliklere karşı savunmalar etkisizse artmış zıtlıklar
(ambivalans), savrukluk ve pislik, dağınıklık, karşı gelme, öfke ve
sadomazohistik eğilimler belirginleşir. Anal karakteristikler ve savunmalar
en tipik olarak obsesif-kampulsif bozuklukta görülür.
Karakter özellikleri: Anal dönemin başarılı bir şekilde
sonlanması kişisel özerkliğin gelişmesini, bağımsızlığı, suçluluk duymadan
kişisel girişimcilik kapasitesini, utanma ve kuşkulanma olmadan kendiliğin
saptadığı davranış yeteneğini, zıtlıkların (ambivalans) olmamasını ve gerek
aşırı inatçılık veya gerekse kendiliği küçük görme hissi olmadan işbirliği
kurma yeteneğini sağlar.
ÜRETRAL
DÖNEM
Tanımlama: Bu dönem Freud tarafından açık bir şekilde
ele alınmamış olmakla birlikte, gelişimin anal ve fallik dönemleri arasında
bir geçiş dönemi olarak kabul edilir. Anal dönemin bazı karakteristikleri ile
fallik dönemin bazı karakteristiklerini paylaşır.
Açıklama: Üretral dönemin karakteristikleri genellikle
fallik dönem içerisinde incelenir. İdrar yapmaktan haz alma veya anal
retansiyonun anoloğu olan idrar tutmaktan haz alma üretral erotizmdir.
Üretral işlevin sadistik özelliği de vardır. Anal sadistik özelliklerin
devamı sırasında üretral sadistik özellikler de görülebilir. Enurezisteki
gibi üretral kontrolün kaybı sıklıkla anal çatışmaların yeniden etkin olması
anlamında regresyona işaret edebilir.
Amaçları: Üretral performansın kontrolü. Üretral
işlevin amaçlarının anal dönemden ne kadar
ve hangi boyutta farklı olduğu açık değildir.
Patolojik özellikler: Egemen olan üretral özellik yarışmacı
ve hırslı olmadır. Olasılıkla bu durum, üretral kontrol kaybından ileri gelen
utanma duygusunun giderilmesi (kompenzasyon) ile ilgilidir. Kızlarda
utanmanın ve erkek üretral performansı ile karşılaştırıldığında yetersizlik hissinin
olması nedeniyle erkek cinsel organı olan penise imrenmenin gelişmesi üretral
kontrolü başlatabilir.
Karakter özellikleri: Anal döneme eş sağlıklı etkilerin
yanı sıra, üretral yeterlilik, gururlanma ve kendine yeterlilik duygularının
gelişmesini sağlar. Üretral performansta erkek çocuk babası gibi erişkin
performansını taklit eder ve kendisini onunla karşılaştırır. Üretral
çatışmaların çözülmesi cinsel kimliğin tomurcuklanmasını ve sonraki
özdeşimleri sağlar.
FALLİK DÖNEM
Tanımlama: Cinsel gelişimin fallik dönemi yaşamın
üçüncü yılında başlar ve ortalama olarak beşinci yıl sonuna kadar devam eder.
Açıklama: Fallik dönem birincil olarak cinsel
ilgilere, uyarılmaya ve genital bölgeye yoğunlaşma ile karakterizedir. Her
iki cinsteki çocuklarda penis ilgi duyulan ana organ olur. Kız çocuklarında
penisin olmaması kısırlaştırılmış (kastrasyon) olma gibi düşünülür. Fallik
dönemde, karşı cinsteki ebeveyn ile bilinçsiz fantezi düzeyinde oluşan cinsel
yaklaşımın neden olduğu artmış genital masturbasyon vardır. Kısırlaştırma
(kastrasyon) tehdidi ve onunla bağlantılı kısırlaştırılma kaygısı (kastrasyon
anksiyetesi) masturbasyon ve ödipal isteklerle bağlantılıdır. Bu dönem
sırasında ödipal içerek ve çatışma yerleşir ve pekişir.
Amaçları: Bu dönemin amacı, genital bölgeye erotik
ilgide ve genital işlevlerde yoğunlaşmadır. Bu yoğunlaşma cinsel kimlik için
temel oluşturur ve daha önceki psikoseksüel gelişim dönemlerinden kalan
özelliklerin genital-cinsel yönelime eklenmesini sağlar. Ödipal durumun
oluşması, karakter organizasyonu boyutlarının belirlenmesi ve ileride
yapılacak olan özdeşimler için gereklidir.
Patolojik özellikler: Fallik-ödipal karmaşadan doğan
patolojik özellikler hemen hemen bütün nevrotik gelişimi saran karışık ve
değişik görünümler halindedir. Ancak sözü edilen konu erkeklerde
kısırlaşmaya, kızlarda penise imrenmeye yoğunlaşmıştır. Bu dönemdeki
gelişimsel çarpıkların yoğun olduğu diğer önemli nokta ödipal karmaşanın
(ödipal kompleks) çözülmesinden sonra gelişen özdeşim örüntüleridir. Kısırlaştırılma
kaygısının ve penise imrenmenin etkisi ve her ikisine karşı oluşan savunmalar
ile fallik dönemden ortaya çıkan özdeşim örüntüleri insan karakterinin
gelişmesinin birincil belirleyicileridir. Önceki psikoseksüel gelişim
dönemlerindeki saplantılar veya çatışmalar bu döneme taşındığında ödipal
çözümü etkileyebilir ve değiştirebilir.
Karakter özellikler: Fallik dönem cinsel kimlik hissinin,
bunaltı olmadan oluşan merak hissinin, suçluluk duymadan yapılan
girişimciliğin, insanlar ve nesneler üzerinde etkili olma hissi ile içsel
süreçlerin ve dürtülerin denetim ve kontrolünün oluşmasını sağlar. Fallik
dönem sonunda ödipal çatışmanın çözümü, güdü ve dürtülerin düzenlenmesine ve
bunların yapıcı sonlanmalara ulaşması için gerekli güçlü içsel kaynakların
ortaya çıkmasına bağlıdır. Bu içsel kaynağın düzenlenmesi üstben (superego)
ile olur ve üstben ebeveyn şekillerinden sağlanan özdemişlerle yapılaşır.
LATENT DÖNEM
Tanımlama: Puberteye kadar Ödipus karmaşasının
çözüldüğü bu dönem cinsel dürtünün etkin olmadığı veya sessiz olduğu bir
dönemdir. 5-6 yaşlardan 11-13 yaşlara kadar devam eder.
Açıklama: Ödipal dönemin sonlanması ile üstbenliğin
(superego) oluşması ve daha sonra benlik (ego) işlevlerinin olgunlaşması
içgüdüsel dürtülerin kontrol edilmesine büyük ölçüde olanak sağlar. Bu
dönemde cinsel ilgilerin oldukça sessiz olduğu düşünülür. Bu dönem, hem
erkekler, hem kızlar için homoseksüel bağlantıların yapıldığı dönemdir. Aynı
zamanda libidinal ve saldırgan (agresif) enerjilerin yüceltilmesi
(sublinasyon) ile güçlü öğrenme, oyunlarda etkinlik, çevrenin keşfedilmesi ve
çevredeki insanlar ve nesneler ile daha yeterli ilişki kurma sağlanır. Bu dönem yeteneklerin
geliştirilmesi için önemlidir.
Amaçları: Bu dönemin ana amacı ödipal özdemişler ile
cinsel kimlik rolünün ve cinsel rollerin birleştirilerek pekiştirilmesidir.
İçgüdüsel dürtülerin kontrolü ve cinsel yönden sessizlik benliğin (egonun) ve
yeteneklerin gelişmesini sağlar. Öğretmenler ve diğer erişkinler gibi aile
dışındaki önemli figürler ile yakın ilişkiler de özdeşim özelliği olarak
ödipal işleve eklenebilir.
Patolojik özellikler: latent dönemdeki tehlike içsel
kontrolün gelişmesinin olmamasından veya bunların aşırı olmasından ortaya
çıkabilir. Kontrolün olmaması öğrenme ve yeteneklerin gelişmesinde enerjilerin
yeteri kadar yüceltilip kullanılmamasına, içsel kontrolün aşırılığa da
kişilik gelişiminin olgunlaşmamasına ve obsesif karakter özelliklerinin yaşa
göre erkenden ortaya çıkmasına neden olabilir.
Karakter özellikleri: Latent dönem, gelişim şemasında
sıklıkla önemsiz bir edilgenlik (pasivite) dönemi olarak düşünülür.
Fakat son zamanlarda bu dönemde önemli gelişimsel süreçlerin
yer aldığı anlaşılmıştır. Bu dönem, psikoseksüel gelişimde daha önce
kazanılan edinimlerin bütünleştirdiği ve uyumsal işlevin kurulduğu dönemdir.
GENİTAL DÖNEM
Tanımlama: Psikoseksüel gelişimin genital veya ergenlik
dönemi puberteden (11-13 yaş) başlayarak genç erişkinliğe kadar devam eder.
Bu dönemin ergenlik öncesi, erken ergenlik, orta ergenlik, geç ergenlik ve
hatta ergenlik sonrası şeklinde bölümlere ayrıldığı da olmaktadır.
Açıklama: Genital (cinsel) sitemin fizyolojik
olgunluğu ve hormonal sistemler, libidinal güdüler başta olmak üzere
güdülerin artmasına neden olur. Bu da kişilik düzeninde (organizasyonunda)
bir gerilemeye (regresyona) yol
açar. Dolayısıyla, önceki psikoseksüel
gelişim dönemlerindeki çatışmalar yeniden açılır ve olgun cinselliğin
kazanılması ve erişkin kimliğinin elde edilmesiyle bu çatışmaların çözülmesi
fırsatı doğar.
Amaçları: Bu dönemin birincil amaçları bağlanılan ve
bağımlılık gösterilen ebeveynlerden son olarak ayrılmak ve olgun, aile dışı
ilişkilere başlamaktır. Bununla ilişkili olarak olgun kişisel kimlik duygusu
kazanılır ve kabul edilir, sosyal beklentiler ile kültürel değerlerin yeni uyumsal
bütünleşmeye olanak tanımasıyla erişkin rolü biçimlenir.
Patolojik özellikler: Gelişimin bu döneminde başarılı
çözümün elde edilmesindeki sorunlar çok yönlü ve karmaşıktır. Eğer ergenlik
dönemindeki gelişimde, daha önce sözü edilen cinsel kimlik, sosyal etkinlik
ve bağlanmanın sonlanması gibi çözümler olmamışsa eksiklikler görülür. Bu
eksiklikler tüm psikoseksüel spektrumun kalıntılarının nedeni de olabilir.
Daha önceki dönemlerde başarılı olmayan çözümler ve çeşitli dönemlerdeki
saplantılar (fiksasyonlar) erişkin kişiliğinde patolojik görünümler doğurur.
Ergenliğin başarısız çözümü ile ilgili çok özel bir eksiklik Erikson’un
tanımladığı kimlik karmaşasıdır (identity diffusion).
Karakter Özellikleri: Ergenlikte, önceki psikoseksüel
dönemlerin başarılı çözümü ve büştünleşmiş olması kişiliğin tam olarak
olgunlaşmasını, doyumlu cinsel yaklaşım, kendiliğin bütünleşmesini ve sürekli
kimlik duygusunu sağlar. Böyle bir kişi kendiliğin gerçekleşmesinde doyuma
ulaşır ve çalışma alanında, anlamlı amaçlarda ve değerlerde, sevgide,
yaratıcılık ve üreticilikte başarılı olur.
|
10 Eylül 2015 Perşembe
Sigmund Freud ve Psikoseksüel Gelişim
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
teşekkürler
YanıtlaSil