15 Eylül 2015 Salı

SOSYAL BİLİMLERİN FELSEFESİ

SOSYAL BİLİMLERİN FELSEFESİ

Frankfurt Okulu’nun çekirdek kadrosunu oluşturan düşünürler hangileridir?

Horkheimer, Pollock, Löwenthal, Adorno, Marcuse

Frankfurt Okulu’nun ilk müdürü kimdir?

Carl Grünberg

Frankfurt Okulu’nun ikinci müdürü kimdir?

Max Horkheimer

Frankfurt Okulu’nun yöntemsel tavır olarak en önemli özelliği nedir?

Disiplinlerüstü yaklaşım

Frankfurt Okulu’nun epistemolojisinin en önemli özelliği hangisidir?

Frankfurt Okulu’nun epistemolojisinin en önemli özelliği idealizm-materyalizm ikilemindeki konumlanışıdır. Özellikle Horkheimer ve Adorno için bu temel ikilem aşılması gereken bir ayrımdır. Ayrıca her ikisi de Hegel’de ve özellikle Marx’ta bu ayrımın aşılması yolunda çok önemli bir potansiyel bulur. İdealist Hegel materyalist Marx şeması içinde pek akla yatmayan bu yaklaşım, aslında Hegel, Marx ve sonrasında Frankfurt Okulu’nun “diyalektik” anlayışlarından kaynaklanmaktadır. İster idealizm, ister materyalizm vurgulu olsun diyalektik bu ikilemi aşma perspektifini içinde taşır.

Horkheimer’ın “açık uçlu diyalektik” kavramını açıklayınız?

Horkheimer, “açık uçlu diyalektik” kavramını kullanır. “Açık uçlu diyalektik, akla uygun olanın tarihin herhangi bir noktasında tamamlanmış olduğunu kabul etmez, sadece düşünceleri sonuna kadar geliştirmek ve nihai sonuçlarına ulaştırmakla çelişkileri ve gerilimleri giderebileceğini, tarihsel dinamiği sonuca ulaştırabileceğini düşünmez.”

İçkin Eleştiri nedir?

Bir kuramı kendi ilkeleriyle eleştirmektir.

Öznel akıl nedir?

Öznel akıl, sadece öznenin bir niteliğidir. Nesne ise düzensiz, kaotik bir yığındır. Öznel aklın görevi bu kaotik yığını düzenli bir hale getirmektir; onu, ayrıştırmak, sınıflandırmak ve kullanmaktır. Öznel akıl, parçalayıcı, analitik ve biçimseldir; şeylerin dış biçimleriyle, görünüşleriyle ilgilenir ve ayrı oluşu temel alır.

Nesnel akıl nedir?

Nesnel akıl ise, öz ile görünüş arasında, parça ile bütün arasında bir bağlantı olduğunun farkında olan akıldır. Dünyanın parçalanmış, bölünmüş görüntüsünü daha yüksek bir birlik ideali adına eleştirebilen de bu akıldır. Nesnel akıl, yüzeydeki görünüşü aşıp derindeki ilişkileri kavrayabilecek bir zihinsel yetidir.

Kültür endüstrisi çağında bireyin konumu nedir?

Kültür endüstrisi çağında birey bir yanılsamadır.

Rickert’e göre, doğa bilimleriyle kültür bilimleri arasında nasıl bir ilişki vardır?

Rickertçi çözüm, doğa bilimleri ile kültür bilimlerinin mantıksal temellerinin aslında aynı olduğu görüşüne dayanmaktadır.

Weber’in toplumbilime ve genellikle pozitivizme yönelttiği eleştiriler nelerdir?

- Weber, bilgikuramsal açıdan, pozitivizmin bir “bilgi realizmi” olduğu ve bir “dogmatik naturalizm”e dayandığı hakkındaki Rickertçi eleştirilere tamamen katılır.

- Bilim kuramı açısından Weber, tarihsel/toplumsal/kültürel gerçekliğin, pozitivizmin yapmak istediği gibi, gitgide insanlığın tüm gelişim tarihi için konumlanmış yasalar altında tümdengelimsel bir açıklamanın konusu yapılamayacağı görüşündedir.

- Tarih felsefesi, genel toplum ve tarih anlayışı açısından Weber, pozitivizmin tarihsel evrimcilik olarak adlandırılabilecek görüşüne de şiddetle karşı çıkar. Comte’un üç hal yasası, kültür bilimlerine zorlama bir yasallık taşıma çabasından başka bir şey olmadığı gibi, öncelikle de, insanlık tarihi açısından yanıltıcıdır.

Weber toplumsal eylemi nasıl belirler?

. Amaç-ussal (Zweckrational)

. Değer-ussal (wertrational)

. Somut tutku ve duyguların etkisinde duygusal olarak ve özellikle de heyecanlarla.

. Geleneksel olarak, başka deyişle uzun süreler uygulanıp alışkanlık durumuna gelerek.

Weber’in “nedensel çoğulculuk” kavramını açıklayınız.

Bu kavram onun anlamaya yönelik yöntemini tamamlar ve mekanik ve tek taraflı nedensellik modelini yetersiz olduğu için reddeder. İlk olarak, insan etkinliğinde neden ve sonucun yer değiştirebileceğini belirtir. Nedenselliği yeterli sebep sayan geleneksel düşünceye karşı çıkar. Herhangi bir anda, tanımlanabilecek koşullar altında saptanabilecek bir sonuç düşüncesine karşı çıkmakla kalmaz, herhangi bir sonucun kökeninin hesaba gelmez sonsuzlukta yattığını da söyler.

Habermas üç kültürel alanı nasıl ayrıştırır?

Habermas üç kültürel alana, yani bilim ve teknoloji, ahlak ve hukuk, sanat ve erotizme karşılık gelen üç ussallık düzenini birbirinden ayırır: bilişsel-araçsal, ahlaksal-pratik ve estetik-pratik.

Türkiye gibi ülkelerde toplumsal olanla siyasal olan arasındaki ilişki nasıldır?

Türkiye benzeri modernleşme ülkelerinde bilindiği gibi toplumsal olan değil, siyasal olan daha güçlü olmuştur.

Günümüzde egemen olan sosyoloji dilinin en önemli sorunu nedir?

Bugün bu dil öylesine dogmatikleşmiş, öylesine kurulaşmıştır ki artık hedeflerini gerçekleştirmesinin önünde en önemli engel haline gelmiştir. Artık ortalama bir sosyoloji tezinin, o tezinjürisi dışında birileri tarafından okunması giderek imkânsızlaşmaktadır. Akademik olanın, toplumsal olanla, hayatla ilişkisi neredeyse kopmuştur.

Zihniyet kavramının idealizm ve materyalizmle olan ilişkisi nasıldır?

Zihniyet, idealizm artı materyalizmdir bir anlamda. Bir yandan derinliği olan kavramdır, bir yandan da çok somuttur.

Modernleşme neden trajiktir?

Bütün modernleşmeler trajiktir. Sürekli kendisi olmak ile başkası olmak arasında radikal seçimler yapma durumunda kalmak. Bizim modern olmamız için başka tür bir takvim ve başka bir tür şapkaya ihtiyacımız olmuştur. Batılı böyle bir trajediyi yaşamamıştır. Bu ülkenin modernleşmesi bir tür kendimiz olmaktan utanmanın hikayesidir. Bu gerçekten trajik bir meseledir.

PSİKOLOJİYE GİRİŞ II

Sosyal biliş ve sosyal algılama kavramları arasındaki fark nedir?

Sosyal biliş” insanların sosyal dünyadan gelen bilgileri seçme, yorumlama ve hatırlamalarını kapsayan süreçleri tanımlayan bir kavramdır. “Sosyal algılama” terimini ise insanların başkalarının davranışlarını anlama ve kategorize etme süreçlerini tanımlamak için kullanmak mümkündür.

Olumsuz tarafgirlik nedir?

Kişiler diğer insanlar hakkında bir takım bilgilere otomatik sahip olabilirler eğer bilgi olumsuz ise, izlenimi hemen bozmakta ve edinilmiş bu olumsuz izlenim, değişmeye karşı direnç göstermektedir. Buna olumsuz tarafgirlik denilmektedir.

Savunucu atfı bir örnek vererek kısaca açıklayınız.

Bu tür durumlar için yaygın kullanılan uygun bir örnek, ders başarı/başarızlıklarının açıklanmasıdır. Bir öğrenci sınavdan düşük bir not aldığında, nedeni soruların zor olması, ya da ders/ders yürütücüsünün bazı özellikleri gibi etmenlere açıklanırken; yüksek not aldığında bu durum, öğrencinin yetenekleri ya da çalışkanlığıyla ilgilidir.

Tutum kavramını temel bileşenlerini de içerecek şekilde tanımlayınız

Tutum, bir nesneye, bir insana ya da bir duruma yönelik olarak düşünce, duygu ya da davranışları kapsayan görece sabit bir yatkınlıktır. Bilişsel bileşen: bilgilere, duygusal bileşen: hoşlanma-hoşlanmama, davranışsal bileşen: nesneye yönelik kaçma-yaklaşma.

Festinger’in bilişsel çelişki kuramı nedir?

Bilişsel Çelişki Kuramına göre, eğer kişi tutumlarına ters düşecek bir davranışta bulunuyorsa, o zaman tutumlarını davranışıyla tutarlı olacak şekilde değiştirerek uyuşmazlığı, içine düştüğü bilişsel çelişkiyi ve gerginliğini ortadan kaldırmaktadır.

Kelley’e göre nedensel atıfların 3 önemli kaynağı nedir?


Tutarlılık, yaygınlık/ benzerlik ve belirginlik.

Genel adaptasyon sendromu nedir?

Sonuç olarak bütün stres yükleyiciler adaptasyon (uyum)
istemektedir. Selye, stres yükleyicilere verilen tepkileri Genel Adaptasyon Sendromu olarak tanımlar.

Kompulsiyonu (Zorlantı) bir örnek ile açıklayınız.

Örneğin, aslında temiz olduğunu bildiği herhangi bir şeye dokunan bireyin elinin kirlendiği düşüncesi (saplantı) ve bu yüzden birçok kez elini yıkaması (zorlantı) ya da abdest alırken aklına gelen küfürlerden dolayı (saplantı) içinden belirli bir duayı tekrar tekrar okuması (zorlantı) verilebilir.

Nevroz ve psikoz arasındaki fark nedir?

En büyük ayrım, nevrozda gerçekliğin bozulmaması, psikozda ise gerçeklik kavramının kalmamasıdır.

Distimik bozukluğun belirtileri nelerdir?

Distimik bozuklukta ise, üzüntü ve ilişkili diğer belirtilerin yoğunluğu daha azdır. Ancak bu hastalarda en az iki yıl süren, çok ağır olmayan ruhsal çökkünlük belirtileri vardır. Uyku bozukluğu, hiç bitmek bilmeyen bir mutsuzluk ve şikâyet hali görülür. Alkol ve uyuşturucu madde kullanma eğilimi görülebilir. Sanki acı çekmekten hoşlanıyormuş gibi bir izlenim verirler. Bazen birkaç gün iyi hissetseler de, karamsar bir mutsuzluğa tekrar gömülürler. Major depresyon ve distimik bozuklukta hiçbir şekilde manik bir döneme rastlanmaz.

UYGARLIK TARİHİ

Orta Sınıf Değerleri

Girişimcilik, çalışkanlık, pratiklik, izafilik, sosyal sorumluluk

Blaise Pascal (Avrupa'da Mutlakiyet Dönemi, 17.yy)

Bu dönemdeki otorite ideali her şeyi baskı altına almak çabasından daha sofistike kökenleri olan bir durumdur. Bu durumu en iyi anlatan Blaise Pascal’ın düşünceleridir. Pascal insanın bütün trajedisinin kendi evinde, kendi odasında sessizce, kendi işi olmayan şeylere burnunu sokmadan yaşamayı becerememekten kaynaklığını söyler. Denebilir ki bu dönem Rönesans ve Refrom gibi iki fırtınalı ve çalkantılı denizden sonra dinlenmek ve yara sarmak için sakin liman işlevini 8 görmüştür.

Kontrat Düşüncesi

Sosyal kontrat bu düşünceden doğmuştur. İnsanların bir arada yaşamak için belli bazı haklarından vazgeçerek bu hakların kullanımını bir başka otoriteye devretmek için yaptıkları bir anlaşmadır sosyal kontrat. İnsanlar bir arada yaşamak ve kendilerini yönetmesi için diğer insanlarla ve kurumlarla anlaşma yaparlar.


John Locke ve Thomas Hobbes’un sosyal kontrat anlayışlarını karşılaştırın.

Hobbes’a göre insan doğası gereği kötüdür. İnsan sosyal bir varlık değil aksine kendi çıkarından başkasını düşünmeyen tamamen bencil bir yaratıktır. John Locke’un sosyal sorumluluk ilkesine karşılık Hobbes insanın her hangi bir aşkın amacının olamayacağını iddia eder. Bu doğal durumdaki insanların birbirlerini öldürüp insanlığın tamamen yok olmasını istemiyorsak, Hobbes’a göre yapay bir çare olan “güç”e sığınmalıyız. Bunun için Hobbes eşitsizlikler rejimini yani mutlak bir kralın yönetimini savunur ve sosyal kontratı gereksiz görür.

KÜÇÜK GRUPLAR SOSYOLOJİSİ

Simmel kaç tip sosyolojiden söz etmektedir?

  1. Birincisi genel sosyolojidir. Bu bir yöntem programıdır. Genel sosyoloji tarihsel yaşamın bütünlüğünü toplumsal olarak oluşturmuştur.
  2. İkincisi formel sosyolojidir. Toplumsal biçimlerin kendilerini-toplumlaşma biçimlerini inceler.
  3. Üçüncü tür sosyoloji ise Simmel’in sosyal bilimlerin epistemolojisi diye tanımladığı felsefi sosyolojidir

Simmel'in grup konusuna yaklaşımı

Toplumsal gerçekliğin formlar düzeyinde anlaşılabileceği şeklindeki metodolojik
yaklaşım.

Simmel’e göre toplum

birbirleriyle sürekli etkileşim içinde olan bireyler arasındaki çoklu ilişkilerin karmaşık bir ağından oluşur: Toplum yalnızca etkileşim yoluyla bağlanmış bir takım bireylerin adıdır.

Gurvitch sosyolojisinde üç temel tipolojiden söz edilebilir:

1) Mikrososyoloji ya da toplumsallaşma biçimleri tipolojisi (yığın, kamu…)
2) Gruplar tipolojisi;
3) Makrososyoloji ya da “tüm» toplumlar/bütünsel toplum tipolojisi.

Gurvitch'e göre günümüzde dört bütünsel toplum tipi vardır: Örgütlenmiş kapitalizm, tekno-bürokratik faşizm, merkezileştirici kollektivizm ve çoğulcu kollektivizm.

Sosyal grupların birtakım özelliklerini şöyle belirleyebiliriz:

1. Grup üyeleri oldukça düzenli esaslara dayalı bir şekilde etkileşim halindedir.
2. Grup içindeki bireylerin etkileşimleri gelişigüzel değildir. Her birinin kendine has statüsü ve rolü vardır.
3. Grup üyelerinin özellikle önemli normları, hedefleri ve değerleri ortaktır.
4. Grup üyeleri ortak bir kimlik paylaştıklarına inanırlar. Kendilerini diğerlerinden bağımsız ve bir olarak görürler.

* Birtakım nitelikler toplumsal açıdan belli, anlamlı sonuçlara ve değerlendirmelere yol açabiliyorsa toplumsal kategorilerden sözedilebilir. Yani, toplumdaki düz saçlılar/kıvırcık saçlılar ayrımı kategorik bir ayrım değildir. Buna karşılık, köylü/kentli, sivil/asker, yerli/göçmen ayrımları önemli toplumsal özellikleri yansıttığı için bunlar toplumsal kategorileri oluştururlar.

Grubun birleşimi ya da görevi ne olursa olsun grup kararı oluşturulurken 4 aşama kaydedildiği söylenmektedir.

1. Oryantasyon: Üyeler verilen ödevi/görevi analiz ederler.
2. Değerlendirme: Bireyler yaptıkları analize göre topladıkları bilgileri değerlendirirler.
3. Asli karar verme: Karara yaklaşılır, bireyler kuşku ve korkularını bir tarafa bırakıp en doğru olana
odaklanırlar.
4. Denge sağlanması: Son olarak karar verildiğinde dördüncü aşamaya geçilmiş olur ve denge sağlanır.

Moreno’ya göre sosyometri teknikleri iki ana gruba ayrılır:

1. Grup Teknikleri (sosyometi testi, sosyometrik algı testi, sosyometri soru cetveli ve rol testi vs)
2. Eylem Teknikleri (psikodrama, sosyodrama, spontanlık testi, rol oynama testi vs.)

Sosyometri kapsamındaki çalışmalar başlıca üç grupta toplanabilir:

1. Araştırmaya yönelik çalışmalar
2. Teşhise yönelik çalışmalar
3. Geliştirmeye/ tedaviye yönelik çalışmalar 

Sosyometrik görüşe göre her toplumun, her topluluğun görünen bir resmi şekli vardır. Bunadış toplum denir. Bir de bu resmi görünüşün altında isteklere, sevgilere, nefretlere, sempati-antipatilere, çekimlere-itimlere dayanan, ilk bakışta görünmeyen (ancak sosyometri testiyle belirlenen) birtakım gruplaşmalar vardır. Buna sosyometrik matrix denir. Dış toplumla sosyolojik matrix’in çatışması ise sosyal gerçeği meydana getirir.

Sosyometrinin kuramsal temellerini oluşturan üç ana kavram

1. Eylem,
2. Spontanlık (kendiliğindenlik) ve yaratıcılık
3. Rol kavramları

Moreno üç tür rol tanımlamıştır:

1. Psikosomatik roller: Yemek yiyen, uyuya yürüyen... kişi rolleri;
2. Sosyal roller: Günlük yaşamda anne, çocuk, doktor... rolünü oynamak;
3. Psikodramatik roller: Psikdrama sahnesinde herhangi bir anne ya da çocuk rolü oynamak

Moreno’nun kuramında geçen bir diğer kavram da “sosyal atom” kavramıdır. Moreno’ya göre, ‘sosyal evren’in en küçük birimi kişi değil, sosyal atomdur. Bireye “senin için kimler önemli?” sorusu sorulursa, alınacak cevap o kişinin sosyal atomudur.

Sosyometri testi uygulamada üç ana yol vardır
  1. Kağıt-kalem testiyle tercih belirleme 2. Sözel olarak tercih belirleme 3. Aksiyonla tercih belirleme
Psikodramanın temel araçları vardır. Bunlar,

1. Sahne-dekor 2. Yönetici 3. Başoyuncu 4. Yardımcı oyuncular 5. Grup

Fordizmi kısaca şöyle özetleyebiliriz:

1. Standartlaştırılmış üretim 2. Kitlesel üretim 3. Refah devletin çalışma hayatını düzenlemesi
4. Taylorist yönetim anlayışı

Klasik Yaklaşım insanı makinenin parçası gibi görürken neo-klasik yaklaşım bireysel farklılıklara ve işçilerin sosyal yönüne önem veriyor.

Taylor başlıca beş alanda önerilerde bulunmuştur. Bunlar,

1. Standartlaştırma 2. Hareket ve zaman etüdü 3. Çalışanların sistematik seçim ve eğitimi 4. Parça başı teşvikli ücret sistemi 5. Fonksiyonel ustabaşılık

Henri Fayol - Yönetim Süreci Yaklaşımı

İnsan ilişkileri yaklaşımı ya da neo-klasik yönetim düşüncesi

1. Birey (neo klasik yaklaşım, klasik teorinin göz ardı ettiği bireysel farklılıklara önem verir)
2. Çalışma grupları-resmi olmayan organizasyonlar (işçi gruplarının
3. Çalışanların kararlara katılmaları
biçiminde belirlenebilecek bazı teorik yaklaşımlardan hareket etmektedir.

SOSYOLOJİYE GİRİŞ II

Ravenstein’in göç yasasını oluşturan ilk unsur, -tüm göç teorilerinin de alt yapısını oluşturan- göç ve mesafe arasındaki ilişkidir. Ravenstein’ın göç yasalarından ikincisi olangöç aşamalarına göre, göç ile aşamalı bir şekilde boşluklar doldurulur.Ravenstein’ın geliştirdiği göç yasasının diğer bir unsuru, her ana göç akımının dengeleyici bir karşı akımürettiğidir.

Petersen’in isteklilik seviyesini temel alan tipolojisine göre, beş çeşit göç vardır: İlkel, zoraki, yönlendirilmiş, serbest ve kitlesel göç

Stouffer, çalışmasını, itme-çekme kuramlarının mesafe faktörü hususunda eksik kaldığından hareketle oluşturmuştur. kesişen fırsatlar teorisi olarak adlandırılan teorisine göre, Ravenstein’in söylediğinin aksine hareketlilik ve mesafe arasında zaruri bir ilişki yoktur. Kesişen fırsatlar kavramını ön plana alarak belirli bir mesafeye gidenlerin sayısının oradaki fırsatların sayısı ile doğru, kesişen fırsatların sayısı ile ters orantılı olduğunu iddia etmiştir.

Everett Lee, Stouffer’in kesişen fırsatlar teorisini geliştirerek kendi kuramını oluşturur. Her göçün süresine bakılmaksızın, bir başlangıç yerini, bir varış yerini ve kesişen engelleri içerdiği şeklinde bir tanımlama yapmaktadır.Göçe karar verme ve göç sürecinde etkili olandört faktör vardır: Başlangıç yeri ile ilgili faktörler, varış yeri ile ilgili faktörler, kesişen engeller ve kişisel etkenler.

Cemal Yalçın, Türkiye’de yaşanan iç göçün nedenlerini temelde 5 maddeye toplayarak özetlemektedir: (1) Kırsal yapıdaki teknolojik dönüşüm; (2) Bazı önemli kentlerdeki sanayinin hızla genişlemesi; (3) Hızlı nüfus artışı; (4) Köyün itici ve kentin çekici nedenleri; ve (5) Kırsal kesimdeki kan davaları ve terör olayları.

Demograflar, temel olarak, dört temel değişken üzerine yoğunlaşırlar: Doğum, ölüm, evlilik ve göç.

Simmel’in kente ilişkin sosyolojik analizleri (kentsel ekoloji yaklaşımı) Darwin’in ekolojik yaklaşımından etkilenmiştir.

Modern anlamda ilk kentbilim okulu” olarak kabul edilen Chicago Okulu'nun birbirleriyle ilişkili iki önemli yaklaşımı bulunmaktadır. İlki kentin kenar mahallelerinin ve semtlerinin dağılımını açıklamak için geliştirdikleri ekolojik yaklaşımdır.

Ekolojik yaklaşımın kurucusu olan Park Kenti evrimci bir perspektifle ele alan Park, Darwin ve Spencer’ın düşüncelerinden etkilenmiştir. Buna göre insan topluluklarındaki ekonomik rekabet, varoluş mücadelesi bitki ve hayvan toplulukları arasındaki rekabetten farklı değildir.

Ekolojik yaklaşım iki boyutu içermektedir: Rekabet ve işlevsel uyum

Weberci Yaklaşımlar

-Konut Sınıfları Kuramı
-Kent Yönetimciliği Kuramı (Kent yönetimciliği yaklaşımı iki temel soruya yanıt aramaktadır: “Kıt kaynakları ve imkânları kim elde eder? Bu kaynakların nasıl dağıtılacağına ve bölüştürüleceğine kim karar verir? )
Tüketim Sosyolojisi Kuramı

Pahl’ın kent yönetimciliği yaklaşımı çerçevesinde ana önermeleri şunlardır:

1- Mekânsal sınırlamalar 2- Toplumsal sınırlamalar 3- Bağımsız değişken olarak kent yöneticileri
4- Kentsel sistemde çatışmanın kaçınılmaz olması

Kent yöneticilerinin kente ilişkin kararlarını etkileyen bazı faktörler bulunmaktadır. Pahl, Weberci
bir çerçeve içerisinde müdahalenin doğası ve türünü birkaç faktörle ilişkilendirmektedir:

· Alanın siyasal tarihi;
· Siyasal, toplumsal ve ekonomik gücün mevcut dağılımı;
· Yerel teknokratların değerleri ve ideolojileri;
· Diğer yerelliklere ait göreli yoksunluğa ilişkin bilinç

Marxist Yaklaşımlar

-Toplumsal Hareketler Kuramı

Kent sorunlarının ekolojik etkenlerle değil kentte yaşayanların üretim araçları üzerinde yaptığı mücadele sürecinde ortaya çıktığını belirten Castells, kentte ortaya çıkan toplumsal ve mekânsal çelişkilerle ilgilenmektedir ve siyasal pratiklerden ziyade sistemdeki çelişkileri tanımlamaya çalışmaktadır.

- Sermaye Çevrimi Kuram

Suç ve Sapma

Etiketleme (Yaftalama) Kuramı (Sosyolojik yaklaşımlardan)

Bu perspektiften bakıldığında, sapkın davranış yoktur; sapkınlık diğerlerinin onaylamadıkları ve antisosyal, normal-dışı veya suçlu olarak etiketledikleri davranıştır. Kimin yaptığına, ne zaman, nasıl ve kimin önünde yapıldığına bağlı olarak değişir. O nedenle, adam öldürme her zaman cinayet olarak nitelenmez, hatta cezalandırılmaz da. Hepsi koşullara, ilgili bireylerin güdülerine, diğerlerinin, özellikle otorite konumdakilerin o eyleme bakış açılarına bağlıdır.


Sağ Gerçeklik (Yeni Sağ Kriminolojisi)

Sokak suçları ve onları işleyenlerle uğraşmak için gerçekçi ve iş görür starejiler geliştirmekle uğraştılar. Suçu tamamen engelleme ve kontrol altına alma konusunda iyimser olmasalar da, etkisinin uygun engelleme stratejileri ile sınırlandırılabileceğini iddia ettiler.

Sol Gerçekçilik

Sol gerçekçiler, Marxist/radikal konumun önemli bir gerçeği, mağdurlaştırma gerçeğini ihmal
ettiğini düşünmektedirler. Suçun başlıca mağdurları olmaları nedeniyle, bu mesele, işçi sınıfı ve
etnik azınlıklar ile kadınlar için gerçek bir sorundur. Dolayısıyla, suçu ağırlıklı olarak kapitalist
bir sistemin bir sorunu olarak görmek yerine, suçun, şehir merkezinde ve işçi sınıfının barındığı yerler üzerinde yoğunlaştığının ve işçi sınıfına mensup kişiler tarafından işçi sınıfına mensup diğerlerinekarşı yapıldığının, başka bir deyişle, çoğu suçun sınıf içinde gerçekleştiği gerçeğinin fark edilmesi gerekmektedir.

Küreselleşmenin Nitelikleri

  1. Çok boyutlu bir küreselleşme ya da küreselleşmeler
  2. Zaman-mekan sıkışması
  3. Sadece ‘orada’ başkalarını ilgilendiren değil, aynı zamanda ‘burada’ bizi de etkileyen bir süreçtir
  4. Küreselleşme sadece birleştiren, bütünleyen değil; aynı zamanda parçalayan, bölen, diyalektik bir süreçtir
  5. Hegemonyayı da içeren, eşitliksiz bir süreçtir

Toplumsal cinsiyet, biyolojik cinsiyetten farklı olarak, kadınla erkeğin sosyal ve kültürel açıdan tanımlanmasını, toplumların bu iki cinsi birbirinden ayırt etme biçimini, onlara verdiği toplumsal


rolleri anlatmak için kullanılan bir tabirdir. Kavram, feminist çalışmalar yapanlar için önemi, kadınlar ile erkekler arasındaki güç ilişkilerini anlamaya, eşitsizlikleri sorgulamaya yarayacak bir kavram olarak düşünülmesinden sonra daha da arttı.Bu tür sorulara verilen cevapları genel olarak iki başlık altında toplamak mümkündür: (1) Biyolojik deterministler ya da doğacı görüş. Erkekler ile kadınlar arasındaki farklılıkların köklerinin kromozomfarklılıklarında, erkeklerle ile kadınlar arasındaki bazı biyolojik farklılıklardan kaynaklandığını iddia ederler. Toplumsal işbölümü de tarihsel olarak bu farklılıklar etrafında şekillenmiştir. (2) Çizginin öteki ucunda bulunan sosyal inşacılar ya da gelişmeci görüşsahipleri, toplumsal cinsiyet farklılıklarının toplumsal ve kültürel süreçlerden kaynaklandığını ileri sürmektedirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder